- odanda bir şey bulamaz. | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُين ايجاد أيّ شئ في غرفتِكَ |
Bu yüzden ben buradayken odanda olacaksın. | Open Subtitles | لِهذا أنت يَجِبُ أَنْ تَبْقى في غرفتِكَ بينما أَنا حول. |
Hiçbir zaman evine gitmedim hiç odanda oynamadım hiç banyonda kusmadım veya makyaj setini kullanmadım ya da elbiselerini kendi üstümde denemedim. | Open Subtitles | لم ألعب في غرفتِكَ لم أتقيأ في حمّامِكِ أَو إستعملت أدواتكِ التجميلية أَو جربت ملابسِكِ عليً |
odanda bir şeyler oluyor. Ama neden sen geldiğinde kimse yoktu? | Open Subtitles | ـ اسمعي، هناك شيء في غرفتِكَ لم أُخبرك به ـ لا شيء في غُرفتي |
- odanda, beysbol sopanın yanında. | Open Subtitles | هو في غرفتِكَ على بجانب مضاربِ البيسبولِ الخاصة بكِ. |
odanda küçük bir yatağım var. | Open Subtitles | أنا عِنْدي سرير صغير في غرفتِكَ. |
Sonra da buluşuruz odanda. | Open Subtitles | ويُمْكِنُ أَنْ نتقابل في غرفتِكَ. |
Hesaplarıma göre, bu senin odanda, seninle kalacak ve Rani'nin kapısını çalacak. | Open Subtitles | بموجب حساباتي هو سَبقبم مَعك في غرفتِكَ... ويدق بابِ راني |
- Özür dilerim, özür dilerim. - Seni çağırana kadar odanda kal. | Open Subtitles | ابقى في غرفتِكَ حتى أَستدعيك- حسناً ديل، حسناً- |
- Garip şeyler sadece senin odanda oluyor. | Open Subtitles | ـ لأن ذلك يَحْدثُ في غرفتِكَ فقط |
odanda saatlerini harcıyorsun. | Open Subtitles | تَقضّي طابق ساعاتِ علوي في غرفتِكَ. |
Hayır, odanda kal. | Open Subtitles | لا، أبقى في غرفتِكَ. |
odanda faturasını bulduk. | Open Subtitles | وَجدنَا الإيصالَ في غرفتِكَ. |
Sonra onları senin odanda buldum. | Open Subtitles | ثمّ وَجدتُهم في غرفتِكَ. |
20 dakika sonra, senin odanda. | Open Subtitles | في غرفتِكَ بعد 20 دقيقة |
Estrella odanda kalabilecegimi söyledi. | Open Subtitles | (إستريلا) تسلم عليك. -أخبرتني بأنّه يُمْكِنُني المكوث في غرفتِكَ . -بالتأكيد . |