Cevap şu: bütün gerçeği söyleme konusunda çekincelerim yok. | Open Subtitles | الجواب كلا ليس هناك تحفظ في قول الحقيقة كاملةً |
Bu sana her istediğini söyleme hakkı vermez. | Open Subtitles | هذا لا يعني أن لك الحق في قول ما تريد أن تقوله لي |
Adam Lana'da ona ait bir şey olduğunu söyleyip durdu. | Open Subtitles | أدم أستمر في قول بأن لانا لديها شيئاً يعود له |
- Niye hala o boktan kelimeyi söyleyip duruyorsun anlamıyorum. | Open Subtitles | انا فقط لا افهم لمَ تستمر في قول هذا الهراء |
Senin bunu söylemeye hakkın yok. Ona imza atmasını söyleyen kimdi? | Open Subtitles | اوني ليس لذيك الحق في قول هذا من اخبره يشارك التوقيع؟ |
ve bazı çocuklar 2 gibi erken bir yaştan itibaren yalan söylemeye başlıyorlar. | TED | ويبدأ بعض الأطفال في قول الأكاذيب في عمر لا يتجاوز السنتين. |
Belki de Rick Springfield'ın seni üç gündür aramaması gerçek seni görmediğini söyleme şeklidir. | Open Subtitles | لعلّ عدم اتصاله منذ ثلاثة أيّام طريقته في قول أنه لم يرى ذاتكِ الحقيقية، |
Saklayacak bir şeyi olmayan insanlar bunu söyleme gereği duymaz genelde. | Open Subtitles | القوم الذين لا يوجد ما يخفونه لا يشعرون عادةً بالرغبة في قول هذا |
Yani bu, gizliden gizliye Bakıcı olmak istemediğime kızmadığını söyleme şeklin mi? | Open Subtitles | إذاً هذه طريقتك في قول أنّك لست مستاءاً أننّي لم أرد بشكل سرّي أن أكون وصيّة. |
Hangi panoda daha fazla nokta olduğunu söyleme yeteneği. | Open Subtitles | و هي المقدرة في قول أي لوحة لديها نقاط أكثر عليها. و ذلك مُثير للإهتمام, |
Ya gerçeği söyleme sorumluluğun? | Open Subtitles | ولا تشعر بالمسؤولية في قول الحقيقة؟ |
- Abracadabra. - Evlat neden sürekli bunu söyleyip duruyorsun? | Open Subtitles | أبراكدبرا يا ولد لماذا تستمر في قول هذا؟ |
Herkes bunu söyleyip duruyor ama biz buradayız. | Open Subtitles | حسناً، الناس يستمروا في قول ذلك، لكننا هنا. |
- Hapse dönmeyeceğini söyleyip duruyor. | Open Subtitles | لقد أستمر فقط في قول أنه لن يعود إلى السجن. |
Babam olmadığını söyledi. Böyle söyleyip durdu. | Open Subtitles | لقد قالت باني ليس لديّ ابٌ، واستمرت في قول ذلك |
Doğru şeyi yapmaya çalıştığınızı söyleyip duruyor. | Open Subtitles | كان يستمر في قول أنك تحاول القيام بالشئ الصحيح |
Bunu söylemeye hakkın yok. Hem zaten dün dündür. | Open Subtitles | .أنت لا تملك الحق في قول هذا .فكل شيء أصبح فالماضي |
Gösterin onu diyorum yoksa ve ben şunu söylemeye tereddüt etmem onu arka arkaya tutulmayan sözler arasında sayarım. | Open Subtitles | إنتجه .. انا أقول ...وانا لا اتردد في قول هذا أنى أصنفه مثل أمور أخرى ضمن سلسلة الوعود المنكوثة |
Masanın başında toplanıp minnettar olduğumuz şeyleri söylemeye ne dersiniz? | Open Subtitles | لمَ لا يأخذ كلّ منّا دوره في قول ما هو شاكر له؟ |
Sonradan bana babam hala hayatta olsaydı onun söyleyeceği tarzda şeyler söylemeye başladı ve ondan hoşlandığımı anladım. | Open Subtitles | لكن بعد ذلك بدأ في قول اشياء ليّ ربما ابي كان سوف يقولها لو كان لا يزال حياً وعرفت انني معجبة به |
Packer, böyle şeyler söylemeye devam edecek sonra yarım ağız özür dileyecek ve her şey eskiye dönecek. | Open Subtitles | سيستمر باركر في قول أمور مسيئة و ثم سيقوم بالاعتذار و نعود للمشكلة مرة أخرى |