Sınıfımızın geri kalanı muhtemelen okul yolunda limuzinin içinde parti yapıyordur. | Open Subtitles | من المحتمل أن بقيةَ صفنا يحتفلونَ في ليموزين في طريقهم إلى المدرسة |
bir takım gençle birlikte limuzinin içinde, | Open Subtitles | راكبة في ليموزين مع مجموعة من المراهقين |
O'Brien, Chicago'dan geliyor. Jerry bir limuzinin içinde, O'Brien olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | (أوبراين) قادم من (شيكاغو)، (جيري) في (ليموزين)، يقول إنه (أوبراين) |
Hoş karşılanabilir, korkulabilir ya da siyah bir limuzinle gelip sizi pahalı bir restorana götürebilir. | Open Subtitles | او ممكن ان يأتي اليك في ليموزين سوداء و يأخذك الي مطعم فاخر |
Büyük bir limuzinle babama gönderdi. | Open Subtitles | "و أرسله إلى أبي في "ليموزين بكبر حجم هذا المسرح |
Evet, bir limuzinle. | Open Subtitles | نعم, في ليموزين. |
limuzinin içinde olduğumu söylemek için. | Open Subtitles | لأخبرها أنني في (ليموزين) |
Elbette bir limuzinle gelecek. | Open Subtitles | - بالطبع أتت في ليموزين ! |