Kız, asla ulaşamayacağınız kadar uzak bir yerde. | Open Subtitles | إنها في مكان بعيد لا يستطيع أحد الوصول إليه |
Gündelik, ihtiyatlı, gözlerden uzak bir yerde buluşuruz. | Open Subtitles | سنقوم بها بشكل عرضي وسري، في مكان بعيد عن الأنظار |
Şer uzaklarda bir yerde pekçok inanmayan yarattı. | Open Subtitles | ربّى الشر عدداً كبيراً من الكفرة في مكان بعيد |
"Bir zamanlar, çok çok uzaklarda bir yerde", çok sevdiğim, fakat boyunlarını koparmak istediğim iki velet yaşarmış. | Open Subtitles | في قديم الزمان في مكان بعيد كان هناك طفلان متذمّران أحبهما لكن تمنيت ليّ رقبيتهما أحياناً |
Ancak çok zaman verirsem ona ulaşamayacağım uzak bir yere gidebilir. | Open Subtitles | و بعد فترة من الوقت ذلك الشخص سيكون حتماً في مكان بعيد |
Sedra'ya doğru mu hareket ediyor? | Open Subtitles | في مكان بعيد كـ(سيدرا)؟ |
Dedikodunun bu kadar uzak mesafeden nasıl yayılabileceğini hep merak ederdim. | Open Subtitles | لقد تساءلت كثيرًا إذا كان يمكنك أن تنجو في مكان بعيد جدًا |
Bu kurbağa çok uzak bir ülkede annesi babası ve erkek kardeşi ve Bay Muggles adındaki iribaş ile birlikte yaşarmış. | Open Subtitles | وهذا الضفدع عاش في مكان بعيد مع والده وأباهوأخيه.. |
Tanındığım Piatra Neamt'a değil, buradan uzakta bir yerde. | Open Subtitles | ليس هنـا، في "بيـاترا نيمت" حيث الجميع يعرفني، ولكن في مكان بعيد. |
Bu adamlar uzak bir yerde buluştu. | Open Subtitles | حيث , ان هؤلاء الرجال التقو في مكان بعيد |
Acaba biz de buradan gidip, denizin karşısında uzak bir yerde yaşasak ya? | Open Subtitles | أتساءل إن استطعنا الرحيل من هنا والذهاب للعيش في مكان بعيد للغاية وراء البحر؟ |
Tahmin ediyorum ki sizlerin yardımının ulaşamayacağı çok uzak bir yerde hiçbiriniz ona yardım edemezsiniz... | Open Subtitles | ...تخميني أنها في مكان بعيد ولا تستطيعون مساعدتها لا يستطيع أحد مساعدتها |
Uzak böylesine uzak bir yerde durması, mantıklı değil, bu yüzden benzin deposunda... bunu bulana kadar aramaya devam ettim. | Open Subtitles | لم يبدو منطقياً أنها توقفت في مكان بعيد كهذا، لذا استمريت بالبحث... حتى عثرت على هذا في خزان البنزين |
Sadece hayatta kalmasına izin vermeni istiyorum. Buradan uzaklarda bir yerde. | Open Subtitles | بل أسألك أن تدعه يعيش في مكان بعيد عن هنا |
Ve Kraliyet Goncası'nı saklamalıyız, uzaklarda bir yerde... güvende olmasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | والزهرة, يجب أن نتأكد أن الزهرة الملكية مُخبّأة بأمان .. في مكان بعيد, و لماذا أحضرتها هنا؟ |
Tahminimizce uzaklarda bir yerde... ...bir aslan duvara asıldığı zaman... ...20 ile 30 arasında aslan... ...öldürülüyor. | TED | ونحن نتوقع انه جراء قتل اسد ذكر واحد .. يقتل تبعاً لذلك من 20-30 اسد .. فقط لكي يتم تعليق فراء اسد على احد الجدران في مكان بعيد جداً |
Belki de uzak bir yere gitmiştir. | Open Subtitles | ربما هو في مكان بعيد |
Ben sadece uzak bir yere park etme görevini üstlenmiştim. | Open Subtitles | أنا فقط قمتُ "بتوقيفها في مكان بعيد" |
Sedra'ya doğru mu hareket ediyor? | Open Subtitles | في مكان بعيد مثل (سيدرا)؟ |
Katilimiz uzak mesafeden ateş etmiş. Gerçekten uzaktan. | Open Subtitles | القناص كان في مكان بعيد فعلا مكان بعيد |
Evvel zaman içinde uzak, çok uzak bir ülkede Marco adında büyücü bir çocuk yaşarmış. | Open Subtitles | كان يا ما كان.. في مكان بعيد, بعيد جداً.. كان يعيش هناك طفل سحريّ يدعى ماركو. |
Uyumuyor. Çok çok uzakta bir yerde. | Open Subtitles | إنها ليست نائمة إنها في مكان بعيد جداً |