Onunla anlaşma yapabilecek durumda olduğumuzdan ve sizlerin bunu yapmak istediğinizden emin olmak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد فحسب أن نتأكد إن كنا في موضع يسمح لنا بالتعامل معه للذي أنتم يا شباب تنوون فعله |
Bunu tek başına halledebilecek durumda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست في موضع يسمح لك أن تفعل هذا بنفسك |
- Adlarını bilmiyoruz ve başlarına geleni anlayacak durumda olduklarını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا تعرف أسماءهم ولم يكونا في موضع يسمح لهما بمعرفة ما يجري حولهما |
Çünkü uzunca bir süre bunu sunacak bir durumda olmayabilir. | Open Subtitles | لأنه ربما لن يكون في موضع يسمح له بعرض المال لوقت أطول |
Şu an pazarlık edecek bir durumda değilsin. | Open Subtitles | لست في موضع يسمح لكِ بالمساومة |