ويكيبيديا

    "في مياه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • suya
        
    • sularında bir
        
    • sularda
        
    • sularına
        
    • sulardayız
        
    • ün sularında
        
    • su
        
    • suda
        
    • suyunda
        
    • suyundaki
        
    Turistler neden kafese tıkılıp köpekbalığı kaynayan suya girmek isterler? Open Subtitles وأن يغوص في مياه تعج بأسماك القرش؟ ليس الأمر منطقياً
    Eğer Kuzey Kutbu'nda suya düşseydiniz, 13.980 fit (4 km'de fazla) derinlikte bir suya düşmüş olurdunuz. TED إذا سقطت في البحر عند نقطة القطب الشمالي ستقع في مياه يبلغ عمقها 13,980 قدم.
    Ayrıca bankacılık işlemlerini de Asya Pasifikin uluslararası sularında bir yattan yapıyor. Open Subtitles كما يقوم بعملياته البنكية من على يخت موجود في مياه المحيط الهادي الأسيوية الوطنية
    Helikopterle aktif bir yanardağ gezisi, veya kristal berraklığında sularda yunuslarla beraber yüzmek. Open Subtitles حول بركان ودخانه في هليكوبتر او السباحة في مياه نقية جدا مع الدلافين
    Ayrıca bu artan bolluğun bir kısmı, ülkelerin sularına dökülecek ve buraların hayat dolmasına yardımcı olacaktır. TED وجزء من تلك الوفرة المتزايدة سيصب في مياه البلاد، وسيساعد على إحيائها مجدداً.
    Şimdi bu noktada, derin sulardayız. Open Subtitles الآن, وعند هذه النقطة, نحن في مياه عميقة.
    Şimdi diyorum İlyas geldi... bizi Ürdün'ün sularında bağışlanmaya çağırıyor. Open Subtitles الآن أقول أن إيليا لم يأت بعد ... يدعونا إلى الخلاص في مياه الأردن.
    Sonunda anlaşıldı ki dünyadaki mikropların çoğunluğu okyanuslarımızda, bağırsaklarımızda ya da atık su arıtma tesislerimizde değil. TED بل في الحقيقة، معظم الميكروبات على كوكب الأرض ليست موجودة في المحيطات ولا في أمعاء المخلوقات ولا حتى في مياه المجاري.
    Bu küçük mürekkepbalığı, Hawai sahilinin çok yakınında, dizimizi geçmeyecek sığlıkta bir suda yaşıyor. TED هو ان هذا الحبار يعيش على سواحل هاواي في مياه ضحله تصل الى حد الركبة
    Sandal ağacı kokulu nehir suyunda doğduğunu bilmeden, tatlı safir, bal değmiş dili ile, ağzı açgözlü olamayacak kadar doluydu. TED وبأنها وُلدت في مياه نهر معطرة بخشب الصندل، ياقوتة حلوة اللسان كالعسل، كانت كثيرة جدًّا على جشعهم.
    Yağmur suyundaki kireç için endişelenmeden önce bunun ne kadar azının gerektiğini size açıklayayım. TED الآن، قبل أن ينتابكم القلق حول الطباشير في مياه الأمطار خاصتكم، دعوني أشرح لكم الكمية الضئيلة التي نستخدمها فعلًا.
    Salla anacığım salla ki bu ılık suya azıcık renk gelsin. Open Subtitles في مياه فاترة وأنتظر حتى يتغير لونها قليلا
    Üç beş fiyakalı cümle kurup kafanı kutsal suya daldırınca farklı bir adam mı oldun sanıyorsun? Open Subtitles أتعتقد لأنك قلت بعض الكلمات الخيالية ووضعت رأسك في مياه مقدسة أصبحت رجل مختلف الآن؟
    Hayır, çünkü bir depremden düşüp köpek balığı dolu bir suya dalamazsın. Open Subtitles كلا، لأنه لا يمكنك أن تسقط من على زلزال وتقع في مياه مليئة بأسماك القرش.
    İngiliz Donanması, Dover sularında bir patlama bildirdi. Open Subtitles {\pos(192,230)} أبلغت البحرية البريطانية للتو عن إنفجار في مياه ميناء (دوفر).
    İngiliz Donanması, Dover sularında bir patlama bildirdi. Open Subtitles أبلغت البحرية البريطانية للتو عن إنفجار في مياه ميناء (دوفر).
    Bu karadan çok uzakta, ekvatoral Atlas'ta, uluslararası sularda, yaklaşık bir kilometre derinlikte bulunan bir deniz dağında alınan bazı olağanüstü görüntüler. TED هذه صور مذهلة قادمة من جبل بحري على عمق كيلومتر تقريبا في مياه دولية في الأطلسي الإستوائي، بعيدا عن اليابسة.
    ...Ama Antartica'ya üç yolculuktan sonra,♪... ...sıcak sularda çalışmanın belki daha güzel olabileceğine karar verdim. TED و لكن بعد ثلاث رحلات للقطب الجنوبي، قررت أنه قد يكون من الأفضل أن أعمل في مياه أكثر دفئاً.
    Kurt Hummel, McKinley'nin köpekbalığı kaynayan siyaset sularına daldı ve son sınıf öğrenciler başkanlığına adaylığını koydu. Open Subtitles كورت هومل يخوض في مياه ثانوية ميكنلي السياسية المليئة بأسماك القرش ويبدأ حملة ليكون رئيس طلاب سنة التخرج
    Şu anda bilmediğimiz sulardayız. Open Subtitles .انظروا، نحن في مياه مجهولة هنا
    İlyas gibi konuşan... ve Ürdün'ün sularında günahları uzaklaştıran. Open Subtitles الذي تحدث مثل إيليا ... وجرفت الخطيئة في مياه نهر الأردن.
    su içme düşüncesi, çişimi getirdi. Open Subtitles التفكير في مياه الشرب يجعلني أرغب في التبول
    kendilerini içi petrol dolu bu ağir suda yüzerken buldular. TED و كان قد انتهى بهم الأمر يسبحون في مياه التي تفرغ من حجر التوازن المليئة بالنفط
    Gölümüzün tatlı suyunda yüzen bir timsahla ilgili bir şey biliyorsan anlatabilirsin mesela. Open Subtitles باستطاعتك أن تبدأي بإخبارنا أي شئ تعرفيه عن التماسيح التائهة في مياه بحيرتنا العذبة
    Deniz suyundaki küçük plastik parçalarının konsantrasyonu organik çöplerin seviyesinin milyonlarca katına ulaşıyor. TED قطع صغيرة من مركز الملوثات العضوية الثابتة البلاستيكية تصل إلى مليون مرة من مستواها في مياه البحر المحيطة بها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد