Fransız ordusu ve müttefikimiz Cenovalılar İmparator'un ordusunu Napoli'de kuşattı. | Open Subtitles | حاصر الجيش الفرنسي وأسطول حلفائنا في جنوا جنود الإمبراطور في نابولي |
Evin artık Napoli. Kalbin de Napoli'de olmalı. | Open Subtitles | وطنك هو نابولي, قلبك يجب ان يكون في نابولي. |
Bu da Emma'nın Ibiza'da onu alması için uçması ve benim de Napoli'de ikisini karşılamam gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهو ما يعني أن إيما حصلت على الطيران لالتقاط ما يصل اليه في إيبيزا، ولقد حصلت على الوفاء بها سواء في نابولي. |
Vedius Pollio, Augustus'un bir arkadaşı Napoli'deki villasının havuzunu bunlarla doldurmuştu. | Open Subtitles | فيديوس بوليو, صديق أوغسطس, زود بركته القريبه من فيلته في نابولي. |
Napoli'deki varlığı hoş karşılanmayabilir. | Open Subtitles | تواجده في نابولي قد لا يكون مرحّباً به |
Orada seviştiğim kişi aslında sendin. Napoli'de, | Open Subtitles | أنت كنت حقا الشخص l كان ممارسة الجنس مع في نابولي وفلورينس |
Napoli'de, Noel arifesinde mobilyaları atarlar. | Open Subtitles | في "نابولي" وفي عشيّة عيد الميلاد المجيد يلقون حتى بالأثاث للخارج |
Napoli'de pizza ye. Manyak bir şey. | Open Subtitles | وتناولي البيتزا في نابولي انها خطيره |
Kral Charles sonsuza dek Napoli'de kalamaz. | Open Subtitles | الملك تشارلز لن يبقى في نابولي للأبد |
Napoli'de iki eliyle bir siki doğrultamayacak bu ahmak takımından çok var. | Open Subtitles | تركت حفنة من الحمقى في (نابولي) ليس بإستطاعة احدهم تدبر أموره الخاصة.. |
Üstelik Avignon'la Napoli'de iki ruhani lider var. | Open Subtitles | "هناك بابا زائف في "افينيون "واحد آخر في "نابولي |
Onlara Napoli'de olduğumu söyleme, hatta ben gösteriyi bile izlemedim, tamam mı? | Open Subtitles | ولكن أخبريهم بأنني لست في "نابولي" وأنني لم أذهب للمسرح. اتفقنا؟ |
Bir turist Napoli'de, yol kenarında duruyormuş. | Open Subtitles | كان واقفاً على الرصيف ذات يوم هنا في (نابولي) |
Napoli'de hastalık kapmaz mısın? | Open Subtitles | ألا يُمكن للمرء أن يصاب بالكوليرا في (نابولي)؟ |
Geleneğin temeli Napoli'de atılmıştır. | Open Subtitles | أحذية الإسمنت) *التقليدية) (اخترعت هنا في (نابولي. كتلة أسمنت تستخدم لإعدام شخص من خلال إغراقه في المياه*. |
- Charles' Napoli'de düşünemiyorum. - Seyahat etmeyi sevmiyor mu? | Open Subtitles | ـ لا يُمكنني تخيل (تشارلز) في "نابولي" ـ هل لا يحب السفر؟ |
Napoli'de yaşarken tanıştım onunla. | Open Subtitles | التقينا عندما سكنت في نابولي |
İki günlük kaplıca ödülü kazanmışım. Hem de Florida, Napoli'deki Ritz-Carlton Tatil Köyü'nden! | Open Subtitles | لقد ربحت للتو عطلة زيارة المنتجع ليومين في (ريتز كارلتون) في (نابولي)، (فلوريدا)! |
Daha yaşı küçük ama Napoli'deki baş pezevenktir. | Open Subtitles | إنهُ يافع لكنه أكبر قوّاد في "نابولي". |
Napoli'deki sarayım bizi bekliyor. | Open Subtitles | في نابولي عندي مكان مستنيكي |
Buradan gitmem gerek, ama şu andan itibaren, Napoli'deki gözlerim, ellerim, kalbim, ve öfkem sizlersiniz. | Open Subtitles | لقد غادرت من هنا.. ولكن من هذه اللحظة، في "نابولي" أنتم الآن عيني.. ويدايأيضاً... |