Timothy Brown da Nashville'de Keith Carradine ve Geraldine Chaplin ile beraber. | Open Subtitles | و تيموثي براون في ناشفيل مع المثير كيث كارادين و جيرالدين شابلن |
Konuşmama bir gün önce Nashville'de yaşadığım hikayeyi anlatarak başladım. | TED | وبدأت الخطاب بنفس القصة التي حصلت في اليوم السابق في ناشفيل. |
David Arkin, Barbara Baxley, Ned Beatty Nashville'de! | Open Subtitles | ديفيد أركين، باربرا باكسلي، نيد بيتي في ناشفيل |
Hanımlar ve beyler, iyi akşamlar ve Nashville'e hoş geldiniz. | Open Subtitles | مساء الخير، أيها السيدات والسادة، ومرحبا بكم في ناشفيل. |
Natesville'in en güzel ikinci kızı Natesville'in en ateşli üçüncü erkeğini istemez. | Open Subtitles | الفتاة الجميلة الثانية في ناشفيل لا تريد ثالث الرجال إثارة في ناشفيل |
Ve umarım Nashville'deki film tesislerini unutmazsınız. - Evet, tabi. | Open Subtitles | أرجو أنك سوف تذكرِ في أي فيلم كنا مع بعض في ناشفيل. |
Natesville'deki bütün havalı çocukların son 50 yılda yaptığı her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | سأفعل ما فعله كل شاب رائع في ناشفيل فعله لمدة 50 سنة مضت |
Bu adam Nashville'de bir yapımcıyla irtibata geçmemi söyledi. Beni arayacak. | Open Subtitles | و هناك شخص سيعرفني على منتج مهم في ناشفيل |
Patronum vatandaşlığı, Nashville'de bir lezbiyenle evlenerek almış. | Open Subtitles | رئيسي حصلت على الجنسية عن طريق الزواج من سحاقية في ناشفيل. |
Cristina Raines ve Bert Remsen, Nashville'de. | Open Subtitles | كريستينا رينز، بيرت ريمسين في ناشفيل |
Gwen Welles ve Keenan Wynn, Nashville'de. | Open Subtitles | جوين ويلز و كينان وين في ناشفيل |
Bize bunu yapamazlar, hem de burada, Nashville'de. | Open Subtitles | لا يمكنهم فعل ذلك لنا هنا في ناشفيل. |
Ben de kızarmış tavuğu çok severim ama hiç Nashville'de yemedim. | Open Subtitles | أحب الدجاج المقلي لم أحصل على أي منها في " ناشفيل " |
Nashville'de başarısız olan bir gospel şirketiyle imzalamıştı. | Open Subtitles | كان هناك عقد في ناشفيل, مع الإنجيل سجل |
Tanrı Nashville'de de yaşamıyor. | Open Subtitles | حسناً, الرب لم يكن في ناشفيل أيضاً |
Henry Gibson, Nashville'de! | Open Subtitles | هنري جيبسون في ناشفيل |
Ben sadece neden Nashville'e geldiğinizi öğrenmek istemiştim. | Open Subtitles | أردت أن أعرف ما الذي تفعله في ناشفيل |
Hayır, babam Nashville'e annemi aramaya gitti. | Open Subtitles | لا والدي في ناشفيل يبحث عن أمي |
Eskiden Natesville'in en havalı kızıydım. | Open Subtitles | اعتادت أن أكون الفتاة الأكثر روعة في ناشفيل |
Başkan yardımcısının Nashville'deki Savaş Anıtı Meydanı'nda konuşma yapmaya gittiğini öğrendik. | Open Subtitles | لقد وافانا خبر بأن نائب الرئيس في طريقه لالقاء خطاب التنازل في ساحة نصب الحرب التذكارية هنا في ناشفيل |
Yani bugün gelemeyeceğiz ama Nashville'deki diğer durağınızda kesinlikle buluşacağız. | Open Subtitles | لكني سأقابلك في محطتك التالية في ناشفيل بالتأكيد |
Gerçekten ezik gibi hissettik, bu yüzden de Natesville'deki bütün havalı çocukların yaptığı şeyi yapmaya karar verdik. | Open Subtitles | صحيح , لقد شعرنا بسخافة لذلك فعلنا نفس الشيء الذي فعله كل طفل في ناشفيل دائماً |