bu geziye senin de gittiğinin farkında değildim. | Open Subtitles | في الحقيقة لا لم أكن أعرف أنك سوف تذهبين في هذه الرحلة |
Yani bu geziye gelmemi istemezsen anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | لذا، أمم إذا لم ترغم في ذهابي معكم في هذه الرحلة ، سأتفهم |
Bu gezide 13 kişinin ruhunu kurtarmamız gerekiyor ve ilki sen olacaksın. | Open Subtitles | يجب علينا انقاذ 13 روحًا في هذه الرحلة. وأنت ستكون الرقم واحد. |
Ve bu anma gününde benimle bu yolculuğa çıktığınız için sizlere teşekkür ederim. | Open Subtitles | إذًا في هذا اليوم من التفكير أشكركم على مضيكم في هذه الرحلة معي |
bu yolculukta uzun bir süre tam anlamıyla kendi başımızaydık. | TED | لقد كنا لوحدنا تمامًا في هذه الرحلة لوهلة من الزمن |
- Bu uçuşta şeker yok. | Open Subtitles | لا حلوى في هذه الرحلة |
Bu gezinin eğlenceli bir tarafı olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن يكون أمر ما في هذه الرحلة ممتعاً. |
- Değil mi? - Çok aşmış gördüm seni. Benim Bu gezintiye çıkma nedenim... eski Doug'u geri getirmek istememdi. | Open Subtitles | هذا عميق , أتيت في هذه الرحلة لأطالب بـ دوغ القديم |
Geçen yaz Japaonya açıklarında yapılan bu yolculuktaki 3 bilim insanından biriydim. | TED | لقد كنت واحدة من ثلاثة علماء في هذه الرحلة الاستكشافية التي كانت في الصيف الماضي قبالة اليابان. |
Marc, bu geziye senin düğününü konuşmak için geldim ve konuşacağız da. | Open Subtitles | لن اقع في نفس المطب مرة اخرى مارك، لقد رافقتكم في هذه الرحلة حتى نتحدث عن زفافك.. |
Kız arkadaşım onu da bu geziye çağırdı, çocuğun aklından geçenleri tahmin edebilirsin. | Open Subtitles | والان هو يأخذها معه في هذه الرحلة يمكنك فقط ان تخمنيّ ما الذي يأمل ان يفعله معها |
Seni bu geziye uygun görmediğimi hatırla, çünkü bir erkek gezisi olacak demiştim. | Open Subtitles | أتذكر عندما لم أفكّر فيك لكي تذهب معي في هذه الرحلة لأنّي قلتُ أنّها رحلة رجال ؟ هل تمزح ؟ |
Hayır, gelmiyorum. bu geziye çıktığımdan beri düzüşemedim. | Open Subtitles | لا، لن آتي بما أني لن أقيم علاقة في هذه الرحلة |
Babanın bu geziye gelmiş olmasınin oldukça iyi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقد انه رائع والدك جاء في هذه الرحلة الميدانية. |
bu geziye bizimle geldiğin için çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | نعم؟ أنا ممتن فعلاً لقدومك معنا في هذه الرحلة |
Biliyorsun, Bu gezide her şeyin parasını vermek zorunda değilsin. | Open Subtitles | تعلم أنّك لست مضطرّاً للدفع مقابل كل شيءٍ في هذه الرحلة |
Fotoğrafçı olan benim ama Bu gezide tüm fotoğrafları o çekti. | Open Subtitles | أنا المصورة لكن في هذه الرحلة هو من يصور |
Bu gezide nasıl davranırsan, ...şirketteki geleceğini belirleyecek. | Open Subtitles | كيفية أدائك في هذه الرحلة سيحدد مستقبلك مع هذه الشركة |
Sizlere teşekkür ediyorum kahin hayal gücünüzle hep beraber dünyaninin şekillenmesine güç verdiğiniz için ve sizleri bu yolculuğa davet ediyorum. | TED | لذا أشكركم على الخيال الرسالي لتصور تشكيل عالم جديد لنا جميعاً، وأدعوكم للذهاب في هذه الرحلة معنا. |
Ama başarısız olan bu yolculukta birçok aydınlatıcı şey buldum. | TED | ولكن في هذه الرحلة الفاشلة، كان الكثير مما وجدته باعثًا على الاستنارة. |
Yani Keller Bu uçuşta değerli bir şey taşıyor, muhtemelen Irak'taki antikalar. | Open Subtitles | إذن ، لدى (كيلر) شيء قيم في هذه الرحلة آثار عراقية على الأرجح |
Bu gezinin eğlenceli bir tarafı olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن يكون أمر ما في هذه الرحلة ممتعاً. |
Bu gezintiye davet ettiğin için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لك لدعوتك لي لمرافقتك في هذه الرحلة. |
bu yolculuktaki gençler, öğretmenler yerine gözaltı memurlarıyla tanışıyorlar. | TED | يجتمع الشباب في هذه الرحلة بشرطة الآداب بدلًا من المعلمين. |
Sanırım bu tatilde ciddi bir kişisel gelişime tanık olduk. | Open Subtitles | اعتقد أننا رأينا بعض النضوج الشخصي الجدي في هذه الرحلة |
Ona bu seyahatte öncülük edebiliriz, ama zamanï geri çeviremeyiz. | Open Subtitles | يمكننا إرشادها في هذه الرحلة لكن لايمكننا أن نعود بالوقت إلى الوراء |