Söze, O zamanlar öyle güçlü değilmiş, uyuşturucu işiyle falan uğraşıyormuş. | Open Subtitles | كان في وقتها مازال صغيرا.كان يتعامل بالمخدرات فقط |
O zamanlar çoğu insan yapıyordu, Gaius. | Open Subtitles | و كذلك فعل الكثير من الناس في وقتها يا غايوس. |
Yine de bunu O zamanlar fark etmemiş olman kötü tabii. | Open Subtitles | ومع ذلك، يبقى الأمر مقلق للتفكير في إنك لم تلاحظ ذلك في وقتها. |
Herhalde O zamana kadar birkaç çocuğumuz olur. Banliyöde otururuz. | Open Subtitles | في وقتها سيكون لدي طفلان وأعيش في الضواحي |
O zamana kadar çok geç olabilir. | Open Subtitles | سيكون ذلك متآخراً جداً في وقتها |
Değişim Zamanında tamamlandı ama planın geri kalanı tamamen berbat durumda. | Open Subtitles | الاستعدادات ستنتهي في وقتها أما بقية الخطة ففيها العديد من الأخطاء |
Eğer, talep ettiğimiz 747 Zamanında hazır olursa .ve General Esperanza'nın uçağı sorunsuz bir şekilde varırsa ileriki dersler iptal edilebilir. | Open Subtitles | ان كانت الطائرة747 جاهزة في وقتها ووصلت طائرة الجنرال اسبيرانزا بسلام يمكنكم تجنب الدروس الاضافية |
Her ne kadar bu durumu üzücü ve uygunsuz bulsam da O zamanlar bu olay beni gerçekten özel hissettirirdi. | Open Subtitles | رغم ذلك أعلم أن ذلك محزن وغير لائق في وقتها جعلني أشعر بأنني مميزة |
Dinle O zamanlar çalıştığım biriyle konuşmayalı çok sene oldu. | Open Subtitles | أسمع، لقد مرت سنوات عديدة منذ أن تكلمت مع أي أحد عملنا معهُ في وقتها. |
Fakat O zamanlar insanlar hatalı olduklarını asla kabul etmezlerdi. | Open Subtitles | لكن الناس في وقتها لم يعترفوا بأيّ شيء كان مخطئًا أبدًا. |
O zamanlar kurbanları uyuşturucu bağımlıları ve kaçaklarmış. | Open Subtitles | في وقتها الضحايا كن هاربات و مدمنات |
Yani, O zamanlar için yüklü bir miktarmış. | Open Subtitles | أعني، في وقتها هذا كان مبلغ كبير |
O zamanlar bir çocuktun. Bu da bana şunu düşündürdü. | Open Subtitles | كنت طفلاً في وقتها و هذا جعلني أفكر |
O zamana kadar bütün bu pürüzleri halledelim öyleyse. | Open Subtitles | إذن سوف نتناقش حيال هذا في وقتها |
O zamana dönmüş olacaksın baba. | Open Subtitles | سوف تعود في وقتها يا أبي |
O zamana evde olurum. | Open Subtitles | سأحضر في وقتها |
İşte Alzheimer Ekspresi, tam Zamanında geldi! | Open Subtitles | ان لم يخب ظني فقد بدأت أعراض الزهايمر في وقتها |
Kıyafetlerim kuru temizlemedeydi ve benim tüylü çalar saatim Zamanında mırıldamadı. | Open Subtitles | ملابسي كانت في المغسلة وساعتي المنبهه لم ترن في وقتها |
Umalım da özverimiz Zamanında olmuş olsun. | Open Subtitles | لنأمل بأن تضحياتنا كانت في وقتها المناسب |
Sen de bunu çocuğun kendi Zamanında doğduğunda bunu ona sağlayarak harika bir iş başaracaksın. | Open Subtitles | وأنتِ ستقومين بعمل رائع في توفير تلك الصلة بعد أن يلد أو تلد في وقتها الخاص |