Bir tek düğmeye basarak bunu yapabilirdi, ama o sadece güldü. | Open Subtitles | ، كان يستطيع فِعل ذلك بضغطة زر لكنه انفجر ضاحكاً فَحسب |
Ama Majesteleri, bu sadece her annenin kızı için döktüğü göz yaşlarından ibaret. | Open Subtitles | ولكِن، فَخامتُك إنهَا صَرخة أي أُم لإبنَتهَا فَحسب |
Eğer yemin etmeyi reddederseniz, sadece hapse konulmakla kalınmayıp aklınıza gelebilecek en korkunç şeyler yapılacak. | Open Subtitles | إذَا رفَضت تَأدِية القَسم لَن تكِون في السِجن فَحسب ولكِن أكثَر الإمِور بَشاعَه يمُكن تَصوِرها ستَتِم لَك |
Demek ki sadece kendini düşünüyorsun. | Open Subtitles | إذَن أنَك لاتُفكِر إلا بِنفسِك فَحسب إذَا نفَذت ضِده |
sadece hizmetkarıyla dostça şeyler konuştum ve tavsiyelerde bulunduk. | Open Subtitles | تحَدثت قَلِيلا مَع خاَدِمه فَحسب عَن أشَياء مَألِوفه والتَوصيِات أشَياء تبَدو مِثل تَعارُفنا الطَويل |
sadece geliri düştüğü için değil kızından son dört senedir ayrı yaşadığı için de. | Open Subtitles | لَيس في قلَة سُكان بَيتِها فَحسب لكنِها فُصلت عنَ إبنَتهَا أيَضاً في الأربَع سَنوات الأخِيره |
Kazananlar korkuyu sadece başkalarında arar. | Open Subtitles | النَاس النَاجِحين يُلاحظِون الخَوف في الأخَرين فَحسب |
Ve ilerde, seni sadece aile bireyleri olduğunda göreceğim. | Open Subtitles | وفي المَستقبَل، سَأراك فَحسب عنِدمَا يَكِونون أفَراد عَائِلتك حَاضِرين |
Ödümün koptuğu falan yok. sadece eve dönmeliyim. | Open Subtitles | انا لستُ مذعورة, انا علي الذهاب للمنزل فَحسب. |
Eğer babam sorarsa... Ona sadece saçımı yıkıyor olduğumu söyle. | Open Subtitles | إن سأل أب, أخبريه أننى أقوم بغسل شعري فَحسب. |
Bu kadar alçalmakla sadece kendini küçük düşürmüş oluyorsun, Waldo. | Open Subtitles | ، بإنحدارك لهذا الحد (فأنت تهيّن نفسك فَحسب يا (والدو |
Ben sadece şeyi gözlemliyordum.. | Open Subtitles | كُنت أراقِبه فَحسب - "تُعجِبني، سَيِد "وايت - |
- Oğlum, sen de farkına varacaksın ki eğer bir kralı aforoz edersem, o kral sadece Tanrı'dan ayrılmış olmaz. | Open Subtitles | إذَا عَزلت كَنيسِياً أمِيراً تَابِع لِلكنِيسه إذَن الأمِير ليسَ معَزول مِن شريَعة الله فَحسب ولكِن أيَضاً مِن مشَاركَة المؤمِنين |
sadece birazcık şiir. | Open Subtitles | بَعض الشِعر فَحسب |
sadece işkenceden korkuyorum. | Open Subtitles | أخَاف مِن التَعذِيب فَحسب |
sadece yiyecek ve yakacak toplamanız? | Open Subtitles | جَمع الوقود و الطعام فَحسب. |
sadece burada olduğumu söyle, yeter. | Open Subtitles | فليعلم أنا هُنا فَحسب. |
Oh, hayır. sadece başka bir ağaç daha. | Open Subtitles | لا، شَجرة أخرى فَحسب. |
sadece... | Open Subtitles | الأمر فَحسب ... |
sadece Ted'in bana söylediklerini. | Open Subtitles | ما أخبرنى به (تيد) فَحسب |