Bilet dosyasına göre First Class doluymuş. Ayriyeten bir bekleme listesi varmış. | Open Subtitles | طبقاً لقائمه التذاكر ان الدرجه الاولى كانت مكتمله وكان هناك قائمه انتظار |
Bu bir isim listesi, ama şu an hayatta olan insanlar. | Open Subtitles | انها قائمه من الاسماء ولكن من مجموعه من الناس تعييش اليوم |
Kimlerin sağ kaldığını anlamak için bir liste yapmaya çalıştım. | Open Subtitles | حاولت ان اعمل قائمه باسماء الكتيبه لاعرف من بقي معنا |
Sadece veri topluyorum. Bir liste yapıyorum. Amacım bir bağlantı bulabilmek. | Open Subtitles | انا احاول ان اقوم بعمل قائمه غراميه للمحاوله للوصول الى ارتباط |
Senden gelen yolcuların ve havaalanı çalışanlarının listesini ev adreslerini telefon numaralarını istiyorum. | Open Subtitles | كل ما اريده منك قائمه بامسافرين اساميهم عناوينهم ارقام التليفون, هذه تفي بالغرض |
Yolcu listesine göre boş bir koltuk vardı ama biz öyle düşünmüyoruz. | Open Subtitles | قائمه الركاب تقول ان هناك مقعد فارغ و لكننا لا نعتقد هذا |
Benim adımda senin yerine Gabbar'ın listesinde olsun değil mi? | Open Subtitles | وانت تريد ان يكون اسمى على قائمه جبار بدلا منك |
Sana arabalardan hoşlanmadığını söyleyebilirim çünkü araba geçmişinin listesi var elimde. | Open Subtitles | أستطيع القول بانك لا تحب السيارات, لأن لدي قائمه بسياراتك الماضيه |
Onun müşteri listesi hacklendi ve beş milyon dolarlık şantaj yedi. | Open Subtitles | تم اختراق قائمه عملائه وكان يجري ابتزازه مقابل خمسة ملايين دولار. |
Renkli hayatınızın yerini tıbbi veriler alıyor; Röntgenleriniz, muayeneleriniz, laboratuvar değerleriniz, bir dizi ilaç listesi. | TED | حياتك المعقدة كإنسان، تُستبدل بالبيانات الطبية. صورك، فحوصاتك، تحاليلك المخبرية، قائمه من الأدوية. |
Çalmaya değecek mücevherleri olan müşterilerin listesi. | Open Subtitles | عن قائمه العملاء هذه .. هناك مجوهرات تستحق السرقه. |
Bir emlakçi bana villa listesi verdi. | Open Subtitles | سمسار العقارات سوف يعطينى قائمه بفلل للايجار |
Bana bir liste hazırla. Bende ihtiyacın olanları hemen alayım. | Open Subtitles | إذن إصنعي قائمه وسأجلب لكِ أيأ تكون حاجتكِ في الحال |
Beyefendi gerçekten bu çok detaylı bir liste. Ve haklısınız, kesinlikle haklısınız. | Open Subtitles | حسنا , مستر طومسون , تلك قائمه كامله وانت محق , تماما محق |
Bu sonuncu liste olacak. Bir grand şilem sorgulama. | Open Subtitles | . انها ستكون قائمه لانهاء كل القوائم . استفتاء جراند سلام |
Evet, ayrıca ihtiyacı olan şeylerin listesini sana yollarım, çünkü oldukça titizdir. | Open Subtitles | نعم، اتعلم ماذا سأرسل لك قائمه بالاشياء التي يحتاجها لانه محدد جدا |
Kusura bakma. Bu davetli listesini 100'ün altına çekmem lazım. | Open Subtitles | أسفه , يجب على ان أجعل قائمه الضيوف تحت مائه |
Size, benim ölmemi isteyen insanların listesini yapmama gerek yok. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة لأعد لك قائمه بالأشخاص الذين يريدونني ميتًا. |
Yolcu listesine göre boş bir koltuk vardı ama biz öyle düşünmüyoruz. | Open Subtitles | قائمه الركاب تقول ان هناك مقعد فارغ و لكننا لا نعتقد هذا |
- Emlakçinin listesinde. | Open Subtitles | لست متأكداً و لكنه مكتوب فى قائمه السمسار |
Pekâlâ yapılacaklar listem şöyleydi: Annemin ve komutanın ilişkilerini yürüt. | Open Subtitles | :هذه قائمه بالاشياء التى سوف افعلها اولاً جعل علاقه أمى بالسيد تستمر |
Ama biri sizin ve benim adımı aynı listeye koyabildiyse, bu Robert Ellis'i de bulabilecekleri anlamına geliyor. | Open Subtitles | و لكن اذا كان شخص قد وضع اسمى و اسمك على قائمه معاً هذا يعنى انهم قادرون على ايجاد "روبرت اليس" ايضاً |
Onu aradım ve senin yakında bekarlar listesinden çıkacağını söyledim. | Open Subtitles | انا دعوتها واخبرتها بأنك على وشك ان توضع فى قائمه غير المتاحين |
-Göz atabileceğimiz bir menü var mı? | Open Subtitles | هل لديك قائمه ممكن أن نراها ؟ بالتاكيد |
Hala yolcu izleme listesinin en tepesindesin, | Open Subtitles | انت مازلت الاول على كل قائمه محظورة السفر |
Bir listen var... Beş kilometrelik... | Open Subtitles | لديك قائمه طولها ثلاثة أميال بلا شك ♪ |
Şimdi ikimiz de birinin listesindeyiz. | Open Subtitles | الان نحن على قائمه شخص ما |
Cameron Dean'in ismi dün sabahki bekleme listesindeymiş. | Open Subtitles | اسم كاميرون دين كان على قائمه الانتظار بالأمس |