- Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول |
- Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول |
Barda ya da otelin lobisinde tanıştığı bir kadından şüphelenir ama Savunma Bakanı Yardımcısı'nın eşinden şüphelenmez. | Open Subtitles | وسيكون مرتاباً من امرأة قابلها في حانة أو مدخل فندق ولكن زوجة نائب وكيل وزارة الدفاع؟ |
Hey, Mike, güneyde tanıştığı bir kıza yardım edeceğiz. | Open Subtitles | مايك نحن نساعد فتاه هو قابلها في الجنوب |
En azından benim babam, pizza salonunda tanıştığı hafifmeşrep bir kadınla birlikte olmak için Florida'ya taşınmadı. | Open Subtitles | " على الأقل لم يذهب إلى " فلوريدا فقط للنوم مع متعرية قابلها في محل بيتزا |
Babam spor salonunda tanıştığı kadınla çıkmaya başladı. | Open Subtitles | إذَن بدأ أبي يواعِد تلك المرأة التي قابلها في النادي... |
Evet, Guy'ya gideme-- gidemeyeceğimi söyledim. - Sokakta tanıştığı bir kızı davet etti. | Open Subtitles | أجل, اخبرت (غاي) أنه لا يمكنني الذهاب, لقد دعى هذه الفتاة التي قابلها في الشارع. |
Bu kilisede tanıştığı kızla, Rose'la belli ki birçok ortak noktaları var. | Open Subtitles | و هذه الفتاة (روز) الذي قابلها في الكنيسة تعلم؟ |
Tam Michael eve vardığında, George Michael da muz standında tanıştığı kızla buluşmaya gitmek üzereydi. | Open Subtitles | حالّ وصول (مايكل) للمنزل كان (جورج مايكل)، في طريقه للخروج لمقابلة فتاته التي قابلها في كشك الموزة المجمدة |
Larson, alkol toplantılarında tanıştığı birine aşık olmuştu. | Open Subtitles | وقع (لارسون) في حُب فتاةِ قابلها في إحدى اجتماعاته |