Jeannie ile bu anlamda çok ortak noktamız var. | Open Subtitles | أنا و جينى لدينا قاسم مشترك في هذه النقطة |
Onun da babasıyla iletişim sorunu vardı. ortak noktamız gibi bir şey. | Open Subtitles | لا يحسن والده التواصل أيضاً، فلدينا قاسم مشترك بذلك |
Pekala, üç büyük problemin ortak noktası bunların insan tarafından meydana getirilmiş fakat doğal güçler tarafından kontrol ediliyor olmaları. | TED | حسنا، المشاكل الثلاثة لديها قاسم مشترك هو أنها مشاكل سببها الإنسان لكن يتم التحكم فيها من طرف قوى طبيعية. |
Şimdi kulağa bir kafir gibi gelebilirim affedin beni, bu kemerlerin o binalarla çok ortak noktası var. | Open Subtitles | الآن بخطر أن الأمر يبدو جدف على الله، سامحوني. هذه الأقواس لديها قاسم مشترك مع تلك المباني. |
Sen ve benim ortak yanımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أي قاسم مشترك انا و انت |
Belki Kentler ve Luthorlar'ın gerçekten ortak bir yönü var. | Open Subtitles | ربما بين آل كينت وآل لوثر قاسم مشترك في النهاية |
Bu tüm ortak payda nedir? | Open Subtitles | الذي قاسم مشترك إجمالاً هذا؟ |
O yüzden de hastalardaki ortak paydayı bulmaya çalıştı. Hiçbir şey. | Open Subtitles | لذا بحث في خلفية المرضى على قاسم مشترك ولم يجد شيئاً |
Bu yüz yüze-yüze-yüze görüşmenin nedeni karşılıklı nefreti bir kenara bırakırsak bazı ortak yanlarımız olması. | Open Subtitles | هو وجود قاسم مشترك بيننا بالإضافة لكراهيتنا المتبادلة |
Şu anda sen ve benim ortak noktamız var. İkimiz de senin kim olduğunu tam olarak biliyoruz. | Open Subtitles | بيني وبينك قاسم مشترك فكلتانا نعرف بالضبط حقيقتكِ |
Hiç yoksa bile seninle bu ortak noktamız olabilir. | Open Subtitles | وبرغم ذلك، فأقلّها هذا قاسم مشترك بيننا. |
Onunla bir gün tanışırsam ortak noktamız olacak. | Open Subtitles | إذا قابلته يومًا، فسيكون هذا قاسم مشترك بيننا |
Fakat fark ettim ki, Marine Corps'u en çok katıldığım zamanlar en az aradığım şeyler için sevmiştim ki onlar insanlardı, bu garip ahbaplarla -- Birleşik Devletler'in bir kesitinden karakterler grubu-- görünüşte hiçbir ortak noktamız yoktu. | TED | واكتشفت أنني احببت مشاة البحرية للشيء الذي كنت أبحث عنه حين انضمامي، وهو الناس: هؤلاء الأشخاص غريبو الأطوار -- فريق مختلط من الشخصيات من شريحة من الولايات المتحدة -- والذين وبشكل سطحي لا أملك معهم أي قاسم مشترك. |
Bu Allah'ın belası kasabada benimle... ortak noktası olan biri de varmış. | Open Subtitles | هنالك شخص في هذه البلدة المنبوذة يجمعني به قاسم مشترك فعلاً |
Sanırım bu hepimizin ortak noktası. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك قاسم مشترك بيننا. |
Aristokrat sınıfı ile suçluların birçok ortak noktası vardı. | Open Subtitles | "لدى الأرستقراطيين والمجرمين قاسم مشترك" |
- Hani ortak yanımız olan? - Elbette ciddiydim. | Open Subtitles | وأنه قاسم مشترك بيننا - بالتأكيد أنني جادة - |
Sen ve benim ortak yanımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أي قاسم مشترك انا و انت |
"ortak bir yönümüz var. Patronlarımızdan emir alamadıkça, " | Open Subtitles | لدينا قاسم مشترك ، لا أحد منا يستطيع تنفيذ سياسة ما |