Emin olmadığını söyledi. Noel Baba'nın gerçek olup olmadığından emin değilmiş. | Open Subtitles | قال أنه لم يكن متأكداً من وجود بابا نويل |
Klorometan gibi davranıyorsun ama Zack, toz çıktığında tatlı bir koku olmadığını söyledi. | Open Subtitles | كلورميثيل ولكن زاك قال أنه لم يكن هناك رائحة عندما أطلقت البودرة |
Japonya'da kalmak için artık bir sebebinin olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنه لم يعد لديه سبباً للبقاء في اليابان |
Ancak şefimizin söylediğine göre elinizi o kadar fazla incitmemiş. | Open Subtitles | ..لكن ...رئيس الامن قال أنه لم يؤذي يدك لهذه الدرجة |
Victor'ı öldürmediğini söylerken yalan söylediğine dair bir belirti yoktu, değil mi? | Open Subtitles | حينما قال أنه لم يترصد قتله، لمّ يكن هنالك دلالة على الكذب ، صحيح؟ |
Ancak resmi dükkan sahibine gösterdiğimizde dükkan sahibi, babamın katilinin Luna, olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | ولكن حينما أخذنا صورة ليراها صاحب المتجر ، قال أنه لم يكن لونا الرجل الذي قتل والدي. |
Peter, kız kardeşini öldürdüğünde kendinde olmadığını söylemişti değil mi? | Open Subtitles | بيتر" قال أنه لم يكن يعرف" ماذا يفعل حين قتل اختك أليس كذلك ؟ |
Tipik bir aşırı ekstansiyon yaralanması. İlk müdahaleyi yapan sağlık ekibi, emniyet kemerinin takılı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | و لديهِ بعض الإصابات بالحبل الشوكى الطبيب المُساعد قال أنه لم يكن يرتدي حزام الأمان |
Mike güvenli olmadığını söyledi, biz de ayrıldık. | Open Subtitles | لا، لا، لا. مايك قال أنه لم يكن آمناً لذا غادرنا |
Patronu aramama huyu olmadığını söyledi bu yüzden vale görevlisi olarak işine gitmeyince ona bakmaya gelmiş. | Open Subtitles | ،رئيس عمله قال أنه لم يكن من عادته ألا يتصل لذا قدم ليتفحصه عندما تخلف عن عمل حارس موقف السيارات بدون إذن |
Kendi uzman tanığın bile burada bir ihmal olmadığını söyledi. | Open Subtitles | حتى شاهدك قال أنه لم يكن اهمالاً |
Bir süredir senin erkek arkadaşın olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنه لم يعد صديقكِ منذ فترة |
Yakın zamanda ölmediğini, ölü bir ikizinin olmadığını söyledi. | Open Subtitles | ،لقد قال : "أنه لم يمت مؤخراً "ولا يملك تؤأماً متماثلاً |
Başka zengin tanıdığı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قال أنه لم يعرف أي أغنياء أخرون |
dedi. Sonra, yolun yeniden yapılandırılması konusundaki seçiminin tezgâhtan bir bardak su bile alamayacak ikinci sınıf vatandaş olarak doğmuş bir çocuğun 50 yıl sonra cumhurbaşkanı olma şansını elde etmesine yol açacağına dair hiçbir fikri olmadığını söyledi. | TED | ومن ثم قال أنه لم يكن لديه أدنى فكرة أن الاختيار الذي قام به لإعادة بناء الطريق سيمهد الطريق، لطفل ولد كمواطن درجة ثانية، لا يستطيع حتى أن يحصل على كوب ماء من على منضدة، ستتاح له الفرصة أن يكون رئيساً بعد 50 عاماً. |
Artık ihtiyacı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قال أنه لم يعد بحاجه إليه |
Dedesinin söylediğine göre öksürme kusma, ishal gibi belirtiler yokmuş. | Open Subtitles | جده قال أنه لم يَظهر أي أعراض حديثا مثل السعال , القيء , الاسهال |
Onu vuran kişi Palmetto'yu biliyordu, ama söylediğine göre orada olduğunu kimsenin bilmemesi lazımmış. | Open Subtitles | (أياً كان من أطلق النار عليه ، كان يعلم بشأن قضية (بالميتو لكنه قال أنه لم يكُن من المُفترض لأى شخص أن يعلم بشأن تواجده هُناك |
Serena'dan haberi olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | حسنًا، قال أنه لم يسمع عنها |