Aslında tek iletişim yolumuz eski moda postane kanalıyla olacaktı. | TED | في الحقيقة، وسيلتنا الوحيدة للتواصل ستكون من خلال مكتب البريد قديم الطراز. |
eski moda polis işi yapalım. | Open Subtitles | بعض من عمل الشرطة قديم الطراز ما رأيك؟ |
Eski usul bir aile toplantısında gibiyiz değil mi? | Open Subtitles | أجل هاي, إنا في تجمع عائلي قديم الطراز هنا , اليس كذلك؟ |
Köpek yüzünden altına yaptın o seni yaladı ve ben demiştim babam eski kafalıdır diye | Open Subtitles | و لم تنهض عن الكنبة لتصافح يد أبي في حين أننا تحدثنا أنه قديم الطراز |
kesinlikle çok sıkıcı. Sıkıntıdan öldürür. | Open Subtitles | اجل حقآ ليس ممتع مطلاقا،هو قديم الطراز |
Ama şimdilerde Baldini iyice gözden düşmüştü. modası geçmişti. | Open Subtitles | لكن الآن، بالدينى صار غير مُلمٍّ ، قديم الطراز |
Ben biraz eski kafalıyım. Daha adını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا قديم الطراز لا أعرف حتى اسمك |
Çünkü siber güvenlik endüstrisine, fazladan teknoloji yaptığımız yerde, kesinlikle insan zekasında-- bana eski kafalı diyebilirsiniz-- yetersizlik yaşıyoruz-- | TED | لأنه عندما يكون هناك فائض في التكنولوجيا في صناعة الأمن الالكتروني، فسيكون لدينا عجز أكيد في -- قولوا عليّ أني قديم الطراز -- الذكاء البشري. |
Yaşlı adam eski kafalı olabilir belki... ama gerçek anlamda ayakkabı üretiyor. | Open Subtitles | .. الرجل العجوز قد يكون قديم الطراز و لكنه يصنع أحذية ممتازة |
Baksana, hâlâ çalışıyor. eski moda cep telefonu ne de olsa. | Open Subtitles | أنظر , مازال يعمل هاتف قديم الطراز |
Sen sert, düzgün, eski moda birisin. | Open Subtitles | إنك جامد و متزمت و قديم الطراز |
Sen sert, düzgün, eski moda birisin. | Open Subtitles | إنك جامد و متزمت و قديم الطراز |
Oldukça eski moda bir ceket giyiyordu. | Open Subtitles | كان يرتدى جاكيت قديم الطراز |
En güzelinden, eski moda, harika bir seks. | Open Subtitles | جنس رائع، جيد، قديم الطراز |
Earl'ün tarifleri herşeyiyle eski moda. | Open Subtitles | (إيرل) هو قديم الطراز مع كل شيء |
Bir tane Eski usul alayım. Eski usul yapmayı bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف، سآخذ شرابا قديم الطراز لا اعرف كيف اصنع هذا |
Bu sınır bilim vakaların çözülmesi için Eski usul polislik yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | القضايا المتطرفة من هذا النوع تحتاج لأساليب العمل البوليسي قديم الطراز... لأجل حلها. |
Ben lezzetli, Eski usul yumurtalı ve pastırmalı dürüm kahvaltı istiyorum. | Open Subtitles | أنا قديم الطراز أود فطار (بريتو) مع البيض و اللحم المقدد |
Ben de evet dedim. Çok eski kafalıdır. | Open Subtitles | وأجبته بـ نعم، مع أنه رجل قديم الطراز |
Umarım bu binadakiler de senin kadar eski kafalıdır, Charlie. | Open Subtitles | كنتُ آمل، أن يكون هنالك شخصٌ في هذا المبنى، قديم الطراز مثلك يا (تشارلي) |
Bana artık para taşımayacağını söyledi. Çünkü paranın modası geçti. | Open Subtitles | أخبرني لم يعد بحوزته أيّ مال بعد لأن المال شيء قديم الطراز. |
eski kafalıyım galiba. | Open Subtitles | اعتبريني قديم الطراز |
bana eski kafalı diyebilirsin John ama insanların gözünün içine bakıp nasıl biri olduklarını görmeliyim ki beraber savaşa girip girmeyeceğime karar verebileyim. | Open Subtitles | قد أكون قديم الطراز (جون) لكني أحب أن أنظر إلى الرجل في عينه لأرى مما هو مصنوع قبل أن أقرر إن كنت سأذهب إلى الحرب معه |
eski kafalı. Sezon için takım tamam diye düşünüyor. | Open Subtitles | إنه قديم الطراز يعتقد أنه جمع الفريق للموسم |