Biz bir karar aldık. Dün geceden sonra asla içilmeyecek. | Open Subtitles | لقد اتخذنا قراراً بعد يوم أمس ألا نشرب مرة أخرى |
Bak, sonradan pişman olmak istemediğinden medikal bir karar alıyor. | Open Subtitles | هي تبني قراراً طبياً على عدم رغبتها في الشعور بالذنب |
Efendimiz, bu beklenmedik ziyaret bizi bir karar almaya mecbur bırakıyor. | Open Subtitles | يا سيدي، هذه الزيـّارة غير متوقعة يُـلزمنا الآمر أن نتخذ قراراً |
Cesur bir karardı zira radikal ve barışçı düşüncelerin orduya yayılma olasılığı vardı. | Open Subtitles | كان قراراً متهوّراً ، فمن المحتمل نشر الأفكار الجذرية والسلمية داخل الجيش |
Ne seçim yaparsam yapayım bunun hep yanlış olduğunu mu? | Open Subtitles | مهما كان القرا الذي إتخذته دائماً يكون قراراً خاطئاً |
İkinizin yakın olduğunu biliyorum fakat bu duygusal bir karar değil. | Open Subtitles | انظر، أدرك أنكما مقربان من بعضكما لكن هذا ليس قراراً عاطفياً |
Bu sırf biriyle yatmak için kötü bir karar verdiğin gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | هذا لا يغيّر حقيقة أنّكَ اتخذتَ قراراً خاطئاً لأنّكَ أردتَ ممارسة الجنس |
Bütün bilgilere sahip olunca,.. ...mantıklı bir karar vereceğini biliyorum. | Open Subtitles | أثق في أنّها ستتخذ قراراً عقلانياً عندما تملك جميع المعلومات. |
Fakat bunu kapatmaya karar verdik. | TED | لكننا قررنا إيقاف ذلك وكان قراراً صعباً. |
Eğer arabanın içinde manuel olarak biz sürüyor olsaydık, ne şekilde reaksiyon vereceğimiz, kasıtlı bir karar olarak değil, bir reaksiyon olarak görülürdü. | TED | إذا كنا نقود في مثل هذا الزحام على الوضع اليدوي أياً كان تصرفك سيُفهم أنه أتُخذ هكذا ببساطة ردة فعل ليس قراراً مُتعمداً |
Böylece son sınıf üniversite öğrencisi olarak çılgın bir karar aldım; belediye başkanlığına aday olmak. | TED | لذا اتخذت قراراً مجنوناً، عندما كنت في السنة الأخيرة في الجامعة، بالترشح للمجلس البلدي. |
Ben.. sen onu bulunca bir anlık kötü bir karar verdim. Çok.. | Open Subtitles | فقط تفاجأت عندما وجدتِه فاتخذت قراراً طائش |
Bu yüzden daha iyi av aramak için buradan ayrılmaya karar verdik. | Open Subtitles | لهذا السبب أتخذنا قراراً ..... بالرحيل من هنا والبحث عن شئ أفضل |
Eğer aklınızın bir köşesinde mantıklı şüphe varsa, en ufak bir şüphe o zaman sanığın suçsuz olduğuna dair karar vermelisiniz. | Open Subtitles | إن كان لديكم شك معقول في كون المتهم مذنباً شك مُبرر - عندها يجب أن تقدموا قراراً بأن المتهم غير مذنب |
Paula ne zaman doğasına uymayan bir karar... vermek zorunda kaldığında..." | Open Subtitles | كان على باولا أن تتخذ قراراً كان مخالفاً لطبيعتها |
Birkaç gün düşünmem lazım, bu büyük bir karar. | Open Subtitles | أريد مهلة يوما لكي أفكر بالأمر لأنه قراراً كبير |
Bence bu iyi bir karardı. Artık gülümseyebilirsin. | Open Subtitles | لقد كان قراراً صائباً ، تستطيع ألأبتسام ألآن |
Bir seçim yapmak zorundayız. Ya başı sonu olmayan, doğaçlamalar kaydedeceğiz... ya da bir şarkı kaydedeceğiz. | Open Subtitles | علينا أن نتخذ قراراً هنا إما أن نعزف بشكل حر أو نعزف وفق أسلوب |
O zamanlar Los Pinos Başkanlığı medyaya karşı bir sansür kararı çıkarmıştı, | TED | في ذلك الوقت، أصدر المكتب الرئاسي قراراً مباشراً لِلوم الاعلام. |
Ne kadar duygusuzca görünsede, oğlum için verdiğim ameliyat kararını temkinli bir şekilde verdim. | Open Subtitles | ما فعلته قد بدا قاسياً ، لكن اختياري بأن يجري ولدي العملية كان قراراً مدروساً |
Bence bir süre daha burada kalmak istiyor. Orada bir sürü eğrelti otu var. Neyse, ben zaten Kararımı verdim. | Open Subtitles | اظن انه يريد البقاء هنا لبعض الوقت على كل حال, لقد اتخذت قراراً سوف نذهب غداً بمفردنا |
Bir kaç hafta önce buraya geldik çünkü bir karara varamıyorduk. | Open Subtitles | أتينا إلى هنا قبل أسبوعان لأننا لم نستطع أن نتخذ قراراً |
Samantha'yı, bir tercih yapmak zorunda kaldığın için götürdüklerini söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرتني أنه حين أخذوا سامانثا, أن هذا حصل لأنه كان عليك أن تتخذي قراراً. |
1,3 milyar kişi tarafından alınan toplu kararlar sağlık ve eğitimden, menkul ve tüketim ürünlerine kadar ekonomide her alanda dalgalanmalara yol açtı. | TED | قراراً جماعياً قرره 1.3 بليون شخص تسببت في التقلبات الاقتصادية والطلب على كل شيء، من الرعاية الصحية والتعليم الى الاصول و السلع الاستهلاكية. |
Bu at nallarını bulana kadar sürüngen sessizliğinin dibine vurmuştum ve çok zor bir kararla yüz yüze gelmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كنت هادئ جداً بالمقارنة بهدوء القارض إلى أن وجدت حدوات الحصان هذه وواجهة قراراً صعباً جداً |
Tehlikeli bir seçimdi. Ama iyi bir kardeştin. | Open Subtitles | ،لقد كان قراراً خطيراً ولكنك أخ جيد |