Bu büyük buluşu nasıl yaptığının hikâyesini paylaştığı zaman, ayrıca bir şeyin onu neredeyse bu buluşu yapmaktan alıkoyduğunu da açıklıyor. | TED | وعندما أخبر جاك قصته وكيف وصل لهذا الإنجاز الضخم، قام أيضاً بشرح أن هناك شيء واحد منعه من التوصل لهذا الإنجاز. |
hikâyesini duydun. Adres defterimi çıkardı. | Open Subtitles | انت سمعت قصته لقد سحب مني مفكرتي السوداء |
Unutma, herkesin bir hikâyesi vardır ne yapacağını bilmediğin zaman onun hikâyesine odaklan. | Open Subtitles | فقط تذكري كل شخص له قصة عندما تكوني مرتبكة كوني متشوقة لسماع قصته |
O özümsedikçe, hikâyesi de gizlendi. | TED | وقد تم التكتم على قصته كونه اندمج في المجتمع الجديد. |
Film teklifleri almış ve bir çok yayıncıyla hikayesinin hakları için pazarlığa başlamış. | Open Subtitles | إستلم عروض سينمائية وكان في محادثات مع ناشرين عديدين تتعلق بحقوق قصته |
Daha sonra anladım ki babamın uykuya dalmam için anlattığı hikaye, aslında kendi hikayesiymiş. | TED | ولقد استوعبت لاحقاً ان والدي كان يقص علي قصته هو |
Eğer 24 saat içinde parayı görmezsem, bu hikayeyi polislere anlatır. | Open Subtitles | فى 24 ساعة , اذا لم أرى النقود سوف يحكى قصته للشرطة |
Şu adamın olayı ne? | Open Subtitles | حسناً , ماهي قصته ؟ |
Bir STK'de çalışmayı düşünmüşlerdi, devlet için çalışmayı düşünmüşlerdi, ama Onun hikayesi, onun yenilikçiliği, üzerlerinde gerçekten güçlü bir etki yarattı. | TED | لقد فكّروا في وظائف المنظمات غير الحكومية، أو العمل لصالح الحكومة، لكن قصته و ابتكاره كان لهما وقع قويّ عليهم. |
hikâyesini neden beğenmiyormusunuz, Bay Frog? | Open Subtitles | إَمتنعُ عن حكايات المضحكة لماذا لم تحب قصته سيد فروج |
Eğer niyetin, hikâyesini anlatmadan önce adamın fişini çekmektiyse bütün o ters bakışlar, bunu yapmak için çok güzel bir yoldu. | Open Subtitles | لانك كنت تفكر بأغلاق فمه قبل ان يكمل قصته كل أفعالك كانت فاضحه وكانت في طريقها لتجعله يرفض التعاون |
Chris kendi hikâyesini yazıyordu ve bu hikâyeyi anlatacak kişi de o olmalıydı. | Open Subtitles | كريس كان يكتب قصته, وكريس هو الذى يخبرنا بها |
Şeref Madalyası'nı nasıl kazandığının hikâyesi. | Open Subtitles | قصته التى فاز فيها بميدالية الشرف او شئ كهذا |
Ama benim için iyi yanı onun ölümü halkın onun hikâyesi için olan açlığını alevlendirdi. | Open Subtitles | برغم أن الجانب المشرق بالنسبة إليّ هو أن موته قد فتح شهية الجمهور لمعرفة قصته |
Gideon'un cinayetindeki Billy'nin parmak izleri ve tüm hikâyesi ortaya çıkmalı, yoksa her şey yok olur. | Open Subtitles | لو أثبتنا أن بيلي هو قاتل غيدين فإن قصته كلها سوف تتفكك ستكون عارية من الصحة |
Tüm narsistler gibi kendi hikayesinin kahramanı olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | ككل النرجسيين، يظن أنه البطل في قصته الخاصة. |
Daha da önemlisi herkesin bir hikaye yaratması gerekir dünyayı daha anlamlı bir yer haline getirmek için. | TED | لكن الأهم أن يصنع كل منا قصته ليصبح لهذا العالم معنى |
Afrika'da elmas aramasıyla ilgili hikayeyi dinledin mi? | Open Subtitles | هل سمعت قصته عن تعدين الالماس في افريقيا |
Şu adamın olayı ne? | Open Subtitles | حسناً, ماهي قصته ؟ |
Brendan: Onun hikayesi hiçbir şey veya bir şey yapmamış gibi ise. | TED | بريندان: تبدو قصته مختلفة، وكأني فعلت شيئًا. |
Biz hikayesini arıttık, bir mağdurun hikayesinden, güçlükleri yenerek hayatta kalan kişinin hikayesine dönüştü. | TED | لقد أعدنا صياغة قصته وانتقلنا بها من كونها قصة ضحية إلى كونها قصة أحد الناجين الذي تغلب على الشدائد |
Özlellikle kocanız kral bu hikayeye inanırsa. | Open Subtitles | خصوصاً إذا صدق زوجك الملك قصته |
Bence yazar hikâyenin kendisinin olduğunu söylemek istiyor, Edelstein'in değil. | Open Subtitles | تخميني هو أن الكاتب يريد ان يقول انها قصته لا قصه ادلشتاين |
Hikayesinde bir şeyler yanlış. Nereye gidiyoruz? | Open Subtitles | هناك أمر ما بشأن قصته إلى أين نحن ذاهبين ؟ |
Peter'ı takip etmeye karar verdik, ve kameralarımızı gördüğünde belki bize hikayesini anlatabilir. | Open Subtitles | قررنا ان نتبع بيتر و نري ان كانت كاميراتنا تستطيع التقاط قصته ايضا |