Burada insanlar yıllarca ilk davalarını bekliyorlar. | Open Subtitles | هناك ناسُ ينتظرون لسَنَواتَ في املِ ان يَحْصلُو على قضيتهم الأولى |
Eğer peşinden gidersen ve davalarını gümletirsen, peşine düşecekleri ben olurum. | Open Subtitles | إن طاردتِه و أفسدتِ قضيتهم فأنا الشخص الذي سيطاردونه |
Onların davalarını savunarak tam olarak senin istediğin şeyi yapmış olurum. | Open Subtitles | ،ندافع عن قضيتهم سأكون أفعل بالضبط ما أردتيه |
Açıkçası ben davanın benimle hiçbir ilgisi olmadığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | لذا من الواضح أنى اعتقدت أن قضيتهم ليس لى بها أى دخل |
Latin Star'ın Venezuela'daki iştirakini millileştirdiler ve davanın kendilerinin olduğunu iddia ediyorlar. | Open Subtitles | لقد قاموا بتأميم فرع شركة لاتين ستار في فنزويلا وبذلك يزعمون أن القضية أصبحت قضيتهم هل يجب علي إخبار والدي؟ |
davayı kazandıklarını düşünüyor olsaydılar sen bize bu teklif ile gelmezdin. Bu kadar basit | Open Subtitles | انت لن تحصل علي عرضا الا لو ظنوا ان قضيتهم انتهت بهذه البساطه |
Savunma makamı bu davayı birinci dereceden cinayet olarak ele alma konusunda hata yapıldığından endişeli. | Open Subtitles | النيابة قلقة من فشلهم في جعل قضيتهم جريمة قتل من الدرجة الأولى |
Bir dakika. Zaten kaybedilecek olan davalarını neden isteyelim ki? | Open Subtitles | إنتظري ، لما نريد قضيتهم الفاشلة ؟ |
Ama Yargıç'ın da söylediği gibi bunun için davalarını makul bir şüphenin ötesinde kanıtlamak zorundalar. | Open Subtitles | ولكنالقاضيةقالتللتو... ليحصلوا عليه، فواجبٌ عليهم إثبات قضيتهم بدليل لا يخالطه الشّك. |
O da davalarını van der Luyden'lara götürmeye karar verdi. | Open Subtitles | ليدافعوا عن قضيتهم أمام عائلة (فان در ليدنس). |
Marcia ve Chris sıkıntı içindeler, davalarını kaybediyorlar. | Open Subtitles | مارشا) و (كريس) واقعين في مشكلة) لكون قضيتهم تتداعى. |
Ve davalarını mahvetmemizi istemiyorlar. | Open Subtitles | ولن يريدوا منا أن نفسد قضيتهم |
davalarını korumak zorundalar. | Open Subtitles | عليهم حماية قضيتهم |
Bu davanın zayıflığını bildikleri anlamına gelir. | Open Subtitles | يعني أنهم يعرفون أن قضيتهم ضعيفة |
Bütün davanın Chris Sanchez'in ifadesine bağlı olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | قلت إن قضيتهم بأكملها كانت قائمة على شهادة (كريس سانشيز). |
Biz de bu davanın öyle olmadığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | ولا نظن أن جعلوا قضيتهم كذلك |
Onların yasal davayı takip etmeleri için bir aracıya ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | لقد احتاجوا وسيطاً لمتابعة قضيتهم القانونية |
Ed Masry ile birlikte Los Angeles'taki ağır topları devreye sokup davayı alabilmişti. | Open Subtitles | هي و ( ادوارد المصري) استعانو "بفريق كبير من "لوس أنجلوس للوصول في قضيتهم الى مُبتغاهم وهذا ما نحتاج أن نفعله أيضاً |
Son zamanlarda yaşanan kısırlık ve düşük oranlarından dolayı JNL Pesticides'a dava açmak isteyen Fallstrom mahallesini temsil ediyoruz ve davayı açma hakkımızı kabul etmenizi talep ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نمثل جالية ـ (فولزاستورم) ـ في قضيتهم المرفوعة ضد مؤسسة (جي إن إل) لصناعة المبيدات بشأن حالات العقم والإجهاض التي تسببت بها مؤخراً |