Makineyi çok sevdiğimi söylememe rağmen hemen bir taksiye atlayıp onu Hemmesher ve Shleimer'a götürdüm. | Open Subtitles | أنا كذبت عليها وقلت أحب ذلك. قفزت إلى سيارة أجرة وقاد هذا الشيء حق العودة. |
Kaza yapınca, dışarı atlayıp kaçmaya başladım. | Open Subtitles | ،عند الإصطدام قفزت إلى خارج السيارة و ركضت |
Bayan Ferris sizi arayıp, kocasının vurulduğunu söylediğinde, arabaya atlayıp, doğruca buraya Los Angeles'e sürdünüz. | Open Subtitles | حين اتصلت بك السيدة " فيريس " تخبرك بأن زوجها أصيب " قفزت إلى السيارة عائداَ إلى " لوس أنجليس |
Sonra, takımımla beraber böyle üzerinde zıpladım ve işe yarıyor. | TED | بعد ذلك, قفزت إلى الأعلى هكذا مع فريقي, ونجحت |
Merdivenlerden zıpladım. | Open Subtitles | قفزت إلى الأسفل، رحلتي من الخطوات. |
Onu seviyorum ama o deli. Suya atladı ve kayboldu. | Open Subtitles | أنا أحبها ، ولكنها مجنونة لقد قفزت إلى الماء وإختفت |
Onu seviyorum ama o deli. Suya atladı ve kayboldu. | Open Subtitles | أنا أحبها ، ولكنها مجنونة لقد قفزت إلى الماء وإختفت |
Biliyorum, üzerine atlayıp hakladım onu dostum. | Open Subtitles | أعلم ، قفزت إلى هنا و أمسكت به |
Sonra onların karavanına atlayıp hafta sonunu Burning Man festivalinde geçirdim. | Open Subtitles | لذا قفزت إلى سيارتهم وقضيت العطلة هُنالك! |
Havuza atlayıp senin küçük odun evini kırdığım ve senin küçük bir kız gibi ağladığın zamanı anlatacağım. | Open Subtitles | أتعلم، سأخبرهم عندما قفزت إلى الحوض ـ وكسرت منزلك الخشبي وأنت بكيت كالفتاة الصغيرة ـ أجل! |
O yüzden en sona atlayıp Thunderbird desem de ölene kadar araba seçmekle uğraşmasak! | Open Subtitles | فماذا لو قفزت إلى النهايه و قلت إسم "طائر البرق" الآن فلمرةٍواحدهفي حياتنا، يمكننا أن نكف عن إختيار السيارات ، و إسمي (جورج) |
O yüksek kutu yığınına zıpladım. | Open Subtitles | قفزت إلى كومة الصناديق العالية |
Yükleme rampasına atladı ve bodruma ilerliyor. | Open Subtitles | قفزت إلى رصيف التحميل، وتتجه للدور الأرضي. |
- Evet, annemin aksine uçurumdan atladı ve beni de yanına çekti. | Open Subtitles | - لا، ليس كأمي - التي قفزت إلى الهاوية وجرّتني معها |