Ancak, bu gerçek her zaman apaçık değildi çünkü kalp korunmasız kalırsa veya dışarıya çıkarılırsa vücut hızla ölür. | TED | إلا أن هذه الحقيقة لم تكن دومًا بهذ الوضوح، لأنه لو تم انتزاع قلبٍ ما أو كشفه فإن الجسم سيهلك فورًا. |
Boston'dan bir kalp cerrahı, Kongre Üyesine oğlunu kurtaracak tek kişinin Yüzbaşı John McIntyre olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | على ما يبدو فان جرّاح قلبٍ مهمٍّ في بوسطن اخبر عضو الكونغرس ان الوحيد القادر على معالجة ابنه هو النقيب جون ماكنتاير |
Sırttan kalp nakli. Ameliyata beni koymuşlar. | Open Subtitles | حالة زرعِ قلبٍ محمول، وقد تسلّمتُ الحالة |
İyi kalpli biri tarafından yazıldığı açık. | Open Subtitles | انها مكتوبةٌ بصدق بواسطة رجل ذو قلبٍ عظيم |
Bunlar onu iyi biri yapmaz ama onun da bir kalbi var. | Open Subtitles | وربما هذا لا يجعلُ منهُ شريكاً مرَحبٌ بهِ ولكنَّهُ ذو قلبٍ طيب |
Bilmediğimiz şey ise şuradaki cadı sembolü ve şu sanki kanayan bir kalbe benziyor. | Open Subtitles | لكن ما لسنا متأكدين منه هو هذا النقش حيث ساحرةٌ لديها مثل قلبٍ ينزف |
- O zamanlar iyi olmadığımı ikimiz de biliyoruz. - İyi bir kalbin vardı ama. | Open Subtitles | أظنّ كلانا يعلم أنّي لم أكّن كذلك لكنّكَ ذو قلبٍ طيّب |
Buraya bugün bir kalp nakli yapmak için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا للقيامِ بعمليّةِ زرعِ قلبٍ اليوم أنا جرّاحةٌ قلبيّة |
İlk başarılı kalp nakli 7 Eylül 1986'da gerçekleştirilmiştir. | Open Subtitles | أوّل عمليّة زرعِ قلبٍ ناجحة أجريت في السابع من سبتمبر عام 1896 |
Bu kalp nakli için 6 yıl önce hastaneye yatmışlar ama kalp çok küçükmüş. | Open Subtitles | لقد حضرّوا لعمليّة زرع قلبٍ منذ ستّة سنوات |
Bulduğumuz şeyse, kurbana yerleştirilmiş yapay bir kalp kapakçığıymış. | Open Subtitles | إذن هذا الشيء الذي وجدناه كان صمام قلبٍ جراحيّ مزروع في جسد الضحيّة. |
İşlemin şokuna dayanabilecek kadar güçlü bir kalp bulmak için ülkemin en ücra köşelerini aradım. Hiçbiri dayanamadı. | Open Subtitles | بحثتُ في أصقاع مملكتي عن قلبٍ قويّ يتحمّل عبءَ عمليّتي، و لم ينجُ أيٌّ منها |
kalp atışları zor duyuluyordu. | Open Subtitles | أصوات قلبٍ مكتومة كان من الواضح أنه ثالوث بيك |
Bende bıraktım ve yeni bir kalp kapakçığı ürettim. | Open Subtitles | لذا تركتُ الدراسة واخترعتُ صمّام قلبٍ جديد. |
İzin ver kutsal ailemiz seni bağrına bassın ve kara kalpli ve pençeleri kanlı olarak tanıdığın bu dünyadan seni kurtarsın. | Open Subtitles | إسمح لعائلتنا المُقدّسة بالترحيب بكَ وبتخليصكَ من عالَمٍ تعرف بأنهُ ذا قلبٍ مظلم ومخالب دموية |
Apartmanda kırık kalpli birisi var. | Open Subtitles | هناك شخصٌ ذو قلبٍ مكسور في العمارة |
Sen, tanıdığım en temiz kalpli insansın. | Open Subtitles | تمتلكين أنقى قلبٍ عرفته عند إنسان |
"Bir kalbi hak etmiyorum çünkü hayatım meziyetsiz." demişsiniz. | Open Subtitles | ـ هل هو صحيح بأنكِ قلتي ـ أنكِ لا تؤمنين بأنك تستحقين حتى مجرد قلبٍ لأن حياتكِ عادية ؟ |
Efsun sadece tek bir kalbi sökmeni sağlayacak onun için doğru yaptığından emin ol. | Open Subtitles | سيسمح لك السحر باقتلاع قلبٍ واحد. لذا احرص على فعل ذلك بشكلٍ صحيح. |
Aşka ve hayata dair bütün umudunu kaybetmiş kırık bir kalbe sahip olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنه كان ذو قلبٍ مفطور خسّر الأمل في الحُب و الحياة |
Sahtedir. Temiz bir kalbin yoksa hiçbir şeydir. | Open Subtitles | إنها لاتعني شيئاً دون قلبٍ طاهر. |
Zincirinden kurtulan hatıralar için çatlamış bir kalpte parlayan dikişler için | TED | ذكرياتٌ طليقةٌ تحتفلُ بغرزات جروحنا في قلبٍ عانى من النوائب. |
İnsanların çoğundan daha iyi kalpliydi. | Open Subtitles | ذو قلبٍ أكثر إنسانيةً عن أغلب الأشخاص |