Diğer türler için de endişe duyabiliyorlar. | TED | وقد أظهرت قلقها بالنسبة لمخلوقات أخرى كذلك. |
2015'te Minneapolis polis departmanları yerel topluluklarının çok sık güç kullandığından endişe duyduğunu bildirdi. | TED | في عام 2015، صرح لنا قسم شرطة منيابولس بأن ساكنة المنطقة أعربت عن قلقها حيال استعمالهم للقوة بشكل متكرر. |
Ve her hafta gelip pek bir katılım göstermediğine dair endişelerini dile getirdi. | Open Subtitles | وقد وضحت قلقها من أنكي في كل اسبوع تذهبين ولم تكوني حقا تشاركين |
Bunu yapacaktım ama ekipten bazıları bununla ilgili endişelerini dile getirdi. | Open Subtitles | كنت على استعداد للقيام بذلك، ولكن بعض أفراد الطاقم أعربت عن قلقها. |
Röportajımızın devamında, Savcı Bashir bana ne kadar endişelendiğini söylüyor hükumetin Taliban'la, onu öldürmeye çalışan insanlarla, görüşmelerinin olası sonuçlarından, | TED | لاحقاً أثناء مقابلتنا، أخبرتني بشير المدعية العامة عن قلقها بشأن النتيجة المحتملة إذا قامت الحكومة بمفاوضات مع طالبان، المجموعة التي كانت تحاول قتلها. |
Dün gece, Sarita ölmeden önce, bana kardeşi için endişelendiğini söyledi. | Open Subtitles | بالأمس قبل وفاة "ساريتا" أعربت لي عن قلقها بشأن شقيقها |
Bence annen birçok endişesini sana aktarıyor. | Open Subtitles | أظنّ أنَّ أمّكِ تنقل لكِ الكثير من قلقها |
Biyolojik ve evrimsel olarak belirlenen yüksek endişe durumundaki bir anneye. | Open Subtitles | وجود أم اشتدت حالة قلقها هي ضرورة بيولوجية تطورية |
Böyle düşünmene sevindim. Otelin sahibi endişe ettiğini söylüyor. | Open Subtitles | انني سعيد جيدا لسماعي بذلك انها مديرة الفندق تعبر عن قلقها عليكي |
Onun merdivenlerinden düştüm. endişe etmekte haklı. | Open Subtitles | حسناً لقد سقطت من على سلالمها فلا تساؤل عن قلقها |
Kulenin faaliyete başlamasından büyük endişe duyulduğunu belirtti. | Open Subtitles | وإذ تعرب المجموعه عن قلقها البالغ حول بدء البرج |
Ekip üyesi hakkındaki endişelerini dile getirişini ve sonrasında o kişinin köstebek oluşunu söylüyor. | Open Subtitles | وأنها أعربت عن قلقها بشأن عضو بالفريق والذي اتضح لاحقاً أنه يعمل كجاسوس |
Babam, çeki bozdurmaya bankaya giderken, annem endişelerini bana yöneltti.. | Open Subtitles | "أثناء هرع أبي للمصرف، وجّهت أمّي قلقها لي" |
Bay Reynholm, Japonların endişelerini olduğunu biliyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | سيد " رينهولم" ، هل تعلم ان اليابان أبدت قلقها ؟ |
Hint hükümeti endişelerini dile getirdi ve arabuluculuk yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | "و أعربت الحكومة الهندية عن قلقها" ".. و قررت التدخل" |
Senin için ne kadar endişelendiğini tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | أنت لا تملك أدنى فكرة عن مدى قلقها عليك |
Yakalandığı konusundaki kendi endişesini sanki benim için endişeleniyormuş gibi davranarak gizliyor. | Open Subtitles | إنها تخبئ قلقها بشأن أن يكشف أمرها بتصرفها وكأنها قلقة بشأني |
- Klüpteki diğer öğrenci hakkında endişesini dile getirdi mi? | Open Subtitles | وهل عبّرت عن قلقها بسبب طالب آخر من النادي؟ - أجل. |