"قلقًا" - ترجمة من عربي إلى تركي

• endişeli
• endişelendim
• endişe
• endişeliydi
• endişelenmiştim
• gergin
• endişelenmiyor
• endişeleniyorum
• dert
• merak
• endişeleniyor
• korkmuyor
• endişelisin
• endişelenmiş
• endişem

Başımı derde soktuğu için endişeli başka bir şey değil.
إنه قلق, لأنه ورطني في مشكلة وليس قلقًا على نفسه.

Onun için endişelendim. Bu işi kotarması için gerekli cesaretinin olduğuna emin değildim.
لقد كنت قلقًا عليه، لم أكن واثقًا من تحمّله هذا النوع من الأمور

Hackleme olayı yüzünden İletişim Bakanlığı konusunda endişe duyuyorum.
لقد كنت قلقًا من أن تحبط معنويات الفريق خصوصًا بعد حادثة الإختراق التي حدثت، ولهذا جئت إلى هنا

Aklı endişeli ve meşguldu. Çok fazla kötü anısı vardı ve geleceği için çok endişeliydi.
كان عقله قلقًا ومنهمكًا بسبب تلك الذكريات المرهقة، وبسبب الخوف على مستقبله.

Gece yarısına kadar benim eve gelmemi bekleyip ayakta duracağınız için endişelenmiştim.
جيد . طوال الليله كنت قلقًا بأنكم ستنتظروني حينما اعود لنحظى ببعض الحديث

Ve buraya gelmeye karar verirsem ve bazı deneyimlerimi sizinle paylaşmaya karar verirsem, bunun, "ırk"la ilgili konuşmalarımızda bizi biraz daha az gergin ve biraz daha cesur hale getirebileceğini düşündüm.
وبالتالي قررت أن أحضر إلى هنا وأشارككم جزءً من تجاربي. مما قد يجعلنا كلنا أقل قلقًا وأكثر جرأة في حديثنا عن العنصرية.

Yulaf ezmesi gününde yumurtalı ekmek yapmaktan endişelenmiyor musun?
ألست قلقًا من إعدادك لخبز محمص فرنسي في يوم تناوله الشوفان؟

Etrafa rahatsızlık vereceğimden endişeleniyorum. Söylediğim gibi...
لستُ قلقًا حيال زند السلاح، بلّ بشأن صرف انتباهي.

Gelgelelim, kuruluşundaki insanlara göz attığında onun kadar endişeli biri de yok gibiydi.
لكن عندما نظر من حول منظمته، لا أحد بدا قلقًا على الإطلاق.

Beklentileri hakkında endişeli olmasaydı, bizimle en fazla birkaç gün kalırdı.
لو لم يكُن قلقًا بشأن فرصه لكان بقائهُ معنا، ضلّ مدّة أيّام معدودة.

10 Patron tarafından işe alındığını biliyorum; ama kızım için endişelendim.
،أفهم أنّه اُستئجر من قبل العرّابين العشرة .لكنّي كنتُ قلقًا على ابنتي

Tanrı'ya şükür iyisin. Çok endişelendim.
-حمدًا لله أنكِ على ما يرام، لقد كنت قلقًا

Ne endişe ne de ölüm korkusu. Ölümü kabullendiğini duyabiliyorum.
ليس قلقًا من الموت ولا يخشاه، بوسعي السماع بأنّه يقبل الموت.

Harekete geçirdiğim şeyin senin için bir şeyleri değiştirebileceğinden endişe duydum hep.
لطالما كنتُ قلقًا من أنّ الأحداث التي وضعتُها لربّما غيّرت أمورك.

Fakat yalnızca medya değil Eski bir Los Alamos bilim adamı da endişeliydi.
ولكن لم تكن فقط وسائل الإعلام هي السبب فقد كان أحد الباحثين السابقين بمعامل لوس ألاموس قلقًا أيضًا

Çok endişelenmiştim. Hayır, bekle biraz pek de endişelenmemiştim.
لقد كنت قلقًا حقًا لا، مهلاً، لم أكن بصراحة

Çünkü kızdığın zaman gergin ve şiddet yanlısı oluyorsun. Sonra da birilerinin kellesini uçuruyorsun.
لأنّك حين تغضب تبيت قلقًا وعنيفًا وتحصد رؤوس الناس.

Onu kiminle bıraktığına endişelenmiyor musun?
ألستَ قلقًا بشأن ما تركتها معه؟

Söylemeliyim ki, ilerleme eksikliğinden çok endişeleniyorum.
عليّ القول أنني أصبحت قلقًا للغاية من عدم إحراز أيّ تقدّم،

Thai şampiyonunun beni dert etmesi gerektiğini biliyorsun.
ستقودني للجنون مع هذا بالفعل تعلم أن بطل التايلاندية يجب أن يكون قلقًا بشأني

Babanla sen de vardınız. Onu çok merak etmiştin. Gerisini hatırlayamıyorum.
لقد كان والدك فيه وأنتما أيضًا، وكنت قلقًا حياله، لا أتذكر بقية الحُلم..

Cary ve benim onun uyuşturucu nakli yaptığını birilerine söylememizden endişeleniyor.
كان قلقًا من أن نقول أنا أو كاري لأي شخص أنه يهرب المخدرات

Bu Caspere işini çevirenin daha büyük bir şeyin parçası olmasından korkmuyor musun?
لست قلقًا بإحتمالية كون من كلّمه كاسبير ينتمي لمسائل كبرى؟

Karışıklık yaratmak konusunda her zaman endişelisin.
دائمًا تكون قلقًا من إحداث فوضى.

Eşinin partide aralarındakini öğrenmesinden endişelenmiş olabilir.
ربما كان قلقًا من معرفة زوجته في الحفل

Öfke yönetimi grubu hakkında bir endişem yok.
وأنا لستُ قلقًا بأمر مجموعة التحكم بالغضب.