"قميصًا" - ترجمة من عربي إلى تركي

• tişört
• gömlek
• gömlekli
• tişörtü
• tişörtlü

Sadece bir kişinin yeşil tişört giydiğini ve sizden o kişiyi bulmanız istendiğini varsayın.
تخيل أن واحدًا منا فقط كان يرتدي قميصًا أخضر، وطُلب منك أن تجد هذا الشخص.

tişört ve kamuflaj pantolonlarıyla da güreştim, çünkü gardırobumda olanlar buydu.
وكنت أصارع مرتديًا قميصًا وسراويل تمويه لأن ذلك ما كان في خزانتي وقتها.

Biri şu adama bir gömlek versin de konsantre olabileyim.
هلّا أحضر أحدكم قميصًا لهذا الرجل حتّى أقوى على التركيز!

gömlek giyiyorsun, memelerini kapatmıyor bile.
أنّكِ ترتدين قميصًا الذي بالكاد يغطي نهديكِ.

Konuğu şimdi geldi. Beyaz saçlı ve ipek gömlekli bir herif.
،ضيفه وصل .ذو شعر أبيض، يرتدي قميصًا حريريًا

Üzerinde cinsel hastalık tişörtü, vakıf fonu ve iğrenç bir pasta istiyorsun yani.
إذًا تودّين كعكةً بغضية في صندوق إئتماني ترتدي قميصًا غريبًا وبها فيروس الورم الحليمي؟

İçimde tişört olmadığı için üzgünüm, ama ders verirken çok sıcak geliyor.
أعتذر لأنّي لا أرتدي قميصًا تحته، لكنّي أشتدّ حرارةً لمّا أدرِّس.

Kocama hamile olduğumu ona üzerinde "dünyanın en iyi babası" yazan bir tişört vererek söyleyecektim.
كنت سأخبر زوجي أنني حامل بإعطائه قميصًا مكتوبًا عليه "أعظم أبٍ في العالم".

Bizim kültürümüzde, büyük meme uçları, "Havuza girerken tişört giy" demek.
في ثقافتنا، الحلمات الكبيرة تعني "ارتدي قميصًا بالمسبح"

Tiger Woods yenilmez hissettiğinde, kırmızı tişört ve siyah pantolon giyer.
عندما أحسّ (تايجر وودز) أنه لا يُقهر، ارتدى قميصًا أحمر وبنطالًا أسود.

'Üzgünüm, Arjun' yazan bir tişört giyip, etrafta dolaşmamı mı istiyorsun?
هل ينبغي عليَّ أن أرتدي قميصًا يحمل عبارة "آسف يا (أرجون)" و أتجول به؟

Şimdi, az önce mahkemede izlediğimiz bu videoda var ya? Alonso Cazorla üzerinde "Honey Bar" yazılı bir tişört giyiyordu.
الآن، الفيديو الذي شاهدناه توًّا بالمحكمة، آلونسو كازورلا)، يرتدي قميصًا مكتوب (هوني بار) عليه.

Üzerinde ananas desenleri olan bir gömlek giyecek birine mi benziyorum?
هل أبدو كشخص سيرتدي قميصًا تغطيه صور الأناناس؟

Bu edilgen olarak "fark etmek" anlamında. "Açık mavi bir gömlek giydiğini fark ettim.
وهذا يعني بأن يلحظ شيئًا ما بشكل سلبي، كمثال "أنا لاحظت أنه يرتدي قميصًا لونه أزرق فاتح."

Bana yeni bir gömlek lazım da.
من أين أحصل على قميصًا جديدًا؟

Ama ben gömlek istemiyorum.
لكني لا أريد قميصًا.

Bana hemen temiz bir gömlek ayarla.
إذن اجلبي قميصًا نظيفًا

Kırmızı gömlekli ve siyah ceketli Çinliye dikkat edin.
"تأهّبوا لرجل صينيّ يرتدي قميصًا أحمر وسترة سوداء"

- Bay Gardnerin niyetinin, ...bu tanığa aynı tişörtü giymiş birinin fotoğrafını göstererek onu katilmiş gibi teşhis etmesine, daha sonra da, bu kişinin Minooka'da suçlu olarak yakalanan kişi olduğunu ortaya çıkarmaya çalıştığını sanıyorum.
- يعتزم السيد غاردنر أن يري- هذا الشاهد صورة رجل يرتدي قميصًا مطابقًا كي يخدعه فيظن أن صاحب الصورة هو القاتل

Kırmızı tişörtlü bir kadın ormandan dışarı koşmuştu.
و ظهرت من الغابة امرأة ترتدي قميصًا أحمر