Bir gün bizi Kunduz'a götürdü. | Open Subtitles | وفى يوم ما أتى وتحرك بنا إلى مدينة قندوز |
Kunduz'a doğru ilerleyen Birleşik Cephe askerlerinin bu sabah keyfi yerinde. | Open Subtitles | وكانت معنويات أفراد من قوات التحالف على طريق قندوز هذا الصباح تبدو مرتفعة |
Kunduz'da ön cephelerin delindiği ve askerlerin Kunduz'a girdiği söylendi. Halk panik içerisinde şehri terk etmeye başladı. | Open Subtitles | تواترت الأخبار عن أن الخطوط الأمامية للحلفاء الشماليون تتقدم نحو قندوز ، وأنهم دخلوها بالفعل |
Yaklaşık bir saat sonra Kunduz şehrinin eteklerine varmıştık. | Open Subtitles | وأمتدت بنا المسيرة إلى حوالى الساعة إلى الحدود الخارجية لمحافظة قندوز |
Kunduz'da sıkışıp kalmıştık. | Open Subtitles | وبمجرد وصولنا إلى قندوز فقد علقنا هناك |
Herat, Mezar-ı Şerif, Kunduz ve Kabil'de ikişer gece. | Open Subtitles | "هيرات"، "مزارشريف"، ليلتان في "قندوز" و"كابول". |
Kunduz Ekim 2001 | Open Subtitles | محافظة قندوز أكتوبر 2001 |
Kunduz Kasım 2001 | Open Subtitles | قندوز نوفمبر 2001 |
Onu Kunduz'da kaybettik. | Open Subtitles | ولكن فقد أحدنا فى قندوز |
Kunduz yakın mı? | Open Subtitles | (قندوز) قريبة من هنا؟ |