doğanın kanunlarına aykırı ve tamamen tiksindirici. | Open Subtitles | وهذا ضد قوانين الطبيعة, وهذا فقط للبذيئين جدا |
Günah içinde yaşıyordu doğanın kanunlarına karşı çıkıyordu. | Open Subtitles | كان يعيش الخطيئة يتحدى قوانين الطبيعة |
Belki de bilim, çalışmakta olan daha yüksek bir otoriteyi açığa çıkardı doğanın kanunlarını ayarladı ve böylece kainatımız ve biz var olduk. | Open Subtitles | ربما يكون العلم قد كشف عن وجود قوى عليا تدخلت فى الأمر واضعة قوانين الطبيعة بحيث يمكن أن نوجد الكون ونحن |
doğanın kanunlarını ihlal eder görünen bir fiziksel süreç, neredeyse sihirli bir şey keşfetmişti. | Open Subtitles | لقد اكتشف شيئاً كالسحر العملية الفيزيائية التى تعارض قوانين الطبيعة |
Doğa kanunları kalkülüs dilinde yazılı. | TED | قوانين الطبيعة مكتوبة بلغة التفاضل والتكامل |
İçlerinde yeni keşfettiklerimiz dahil sayısız güneşlerin hepsi aynı Doğa kanunlarına uyarlar. | Open Subtitles | وكل هذه الشموس الكثيرة تحكمها قوانين الطبيعة التى أصبح بعضها معروفا لنا |
Doğanın kanunları içerisinde haklarımızı aradım durdum ve onların sadece politik toplumun yasaları içerisinde yer aldığını gördüm. | Open Subtitles | بحثت كثيراً عن حقوقنا في قوانين الطبيعة ولن أعثر عليها حتى في القانون السياسي |
Ona karşı kaybetmek doğanın kanunlarına aykırı. | Open Subtitles | الخسارة أمامها هو شيء ضد قوانين الطبيعة |
Bunun doğanın kanunlarına aykırı olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | ظننتك قلت أنّ هذا يناقض قوانين الطبيعة |
Determinizme göre doğada gerçekleşen olaylar daha önceki olaylara veya doğanın kanunlarına göre şekillenir. | Open Subtitles | (جيسيكا) الحتمية" تقول أن الحوادث في الطبيعة مقررة" مسبقاً وفق قوانين الطبيعة |
Bu doğanın kanunlarına aykırı. | Open Subtitles | انه ضد قوانين الطبيعة |
Matematik insanların anlayabildiği bir araç, doğanın kanunlarını kağıda yazabilmeyi sağlıyor. | Open Subtitles | هذه الرياضيات هي الأداة التي تمكن البشر من فهم أن قوانين الطبيعة يمكن كتابتها في صفحة |
Hayat kurtarmak doğanın kanunlarını bozar. | Open Subtitles | إنقاذ حياةٍ فقدت الأمل يتطلّب مخالفة قوانين الطبيعة. |
doğanın kanunlarını bilirsin. Her şey yaşlanır. Her şey ölür. | Open Subtitles | تفهم قوانين الطبيعة كل المخلوقات تشيخ، كل المخلوقات تموت |
Mesela Doğa kanunları. Bize engel olamayan kanunlar. | Open Subtitles | قوانين الطبيعة على سبيل المثال، ليست ملزمة بالضرورة. |
Doğa kanunları çerçevesinde, kapıların acaba geçmişe ya da geleceğe açılabileceğini merak ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتساءل هل من الممكن وجود بوابات للماضي أو للمستقبلً حقاً مع وجود قوانين الطبيعة ؟ |
Doğa kanunları, trende zamanı yavaşlatarak bu olasılığı engeller. | Open Subtitles | قوانين الطبيعة تمنع هذه الاحتمالية عن طريق إبطاء الزمن على سطح القطار |
Son birkaç haftada bazı garip bokluklar gördüm ama bu Doğa kanunlarına epey aykırı. | Open Subtitles | لقد شاهدت الكثير من الأمور الغربية في الأسابيع الفائتة لكن هذا.. يخالف كل قوانين الطبيعة |
Oğlum, son zamanlarda Doğanın kanunları pek değişmedi mi? | Open Subtitles | يابنيّ ألا تتفق أن قوانين الطبيعة أصبحت رأساً على عقب مؤخراً؟ |
Cadı olmamız doğa kanunlarının üstünde olduğumuz anlamına gelmez. | Open Subtitles | فطبيعتنا كساحرات لا تعني بأننا فوق قوانين الطبيعة |
Dalgayla kafa kafaya çarpışabilirsin ya da doğanın kurallarını gözlemlersin. | Open Subtitles | يمكنك أن تقاتل وجهاً لوجه أو يمكنك أن تراقب قوانين الطبيعة |
Bildiğim bütün doğa kanunlarını ihlal ediyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تنتهكين كل قوانين الطبيعة التي أعرفها |