Şehirdeki olası şaşırtıcı vahşi yaşam karşılaşlaşmaları yaşayan yalnızca Gordon değil. | Open Subtitles | ليس فقط قوردن الذي نظر إلى تداخل الحياة البريّة مع المدن |
Gordon bu formalite icabı. | Open Subtitles | قوردن, هذا فقط اجراء شكلي, بوز يقدر على فعلها |
Gordon, biz onlarla zilyon kez görüştük tamam mı? | Open Subtitles | قوردن, نحنا قد قمنا بمقابلتهم ملاين المرات, حسنا؟ |
Bak, Gordon, olmaz dedim. Bunu geçebilir miyiz lütfen? | Open Subtitles | انظر, قوردن, لقد قلت لا هل يمكننا نسيان هذه الفكره ,رجاءً؟ |
1.100 kilometre güneyde, Mumbai'de kameraman Gordon Buchanan tümüyle farklı bir çekim tekniği kullanmak zorunda. | Open Subtitles | على بعد 700 ميل جنوبًا في مومباي المصور قوردن بوكانون عليه أن يتبع طريقة مختلفة كليًّا |
Gordon, bu kameraların, leoparların nerelerde gezindiğini göstereceğini umuyor. | Open Subtitles | قوردن يأمل أن تلتقط هذه الكاميرات مكانهم |
Ama onları şehirde avlanırken yakalama şansına sahip olmak için Gordon en son termal kamera teknolojisini kullanacak. | Open Subtitles | ولكن كي يستطيع تصويرهم وهم يصطادون في المدينة على قوردن أن يستخدم آخر تقنيات الكاميرات الحراريّة |
Sonraki bir ay boyunca bu kamera, Gordon'un karanlığın içini görmesini ve bir kent leoparının avlanışını çeken ilk kişi olmasını sağlayacak. | Open Subtitles | خلال الشهر القادم تتيح الكاميرا لـ قوردن أن يرى في الظلام ويكون أول شخص إستطاع تصوير الفهد يصطاد في البيئة الحضاريّة |
Jeff Gordon bana pitte fazla güvenmezdi. | Open Subtitles | جيف قوردن لم يثق بي في المحطة كثيراً |
Gordon John Brandel üzerine yaptığım araştırmayı tamamladım. | Open Subtitles | لقد أنهيت البحث عن " قوردن جون برانديل " |
- Bu bebeği büyütmeme yardım edecek kişi, Barbara Gordon. | Open Subtitles | نفس الشخص الذي سيساعدني على تربية هذا الطفل "باربرا قوردن"! .. |
Oxford Caddesi'ndeki lüks mağazasıyla ünlü, kodaman Harry Gordon Selfridge. | Open Subtitles | "هاري قوردن سلفريدج هو ثري أمريكي عُرف بمحله الفاخر بشارع اكسفورد" |
Jim Gordon hâlâ yaşadığı içindir belki de. | Open Subtitles | ربما لان جيم قوردن ما زال حي يرزق |
Sen ve Gordon nasıl hallediyorsunuz bilmiyorum. | Open Subtitles | لا اعلم كيف تقومون بها انت و قوردن |
Miss Gordon gecikti. Bize izin verir misiniz? | Open Subtitles | السيدة (قوردن) متأخرة هل ستدعونا نمر رجاءً ؟ |
Hayır, işe gitsen iyi olur. Gordon'a fırsat vermek istemezsin. | Open Subtitles | لا ، من الأفضل لك بأن تذهب إلى العمل أنت لا ترغب بأن تعطي (قوردن) أية ذخيرة |
Gordon, yapma, bu şirkete olan dikkatim tamamıyla eksiksiz. | Open Subtitles | بالله عليك يا (قوردن) ، هذه الشركة لديها إهتمامي الكامل و الغير مقسم |
Bir de Gordon ile bu kadar vakit geçirmemen gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | و أيضاً لا أعتقد بأن يجب عليكِ تضييع وقتكِ كثيراً مع (قوردن) |
Çünkü Gordon'la iki saat yemek yemesini ve Max hakkında konuşmasını eleştirdim. | Open Subtitles | لأني إنتقدتها لتناول غدائها لمدة ساعتان مع (قوردن) و بعد ذلك لقد تحدثت معه بشأن (ماكس) |
Gordon, bütün gün beni Menlo Parkı'ndan aradı. | Open Subtitles | لقد كان يتصل بي (قوردن) طوال اليوم من (مينلو بارك) |