Sende benim karım hakkında kötü bir şey söylemek istiyorsan söyleyebilirsin. | Open Subtitles | هيا, أتريد قول شيء سيء عن زوجتي, يمكنك ذلك لا أهتم |
Güvenli değildi. Adil de değildi. Bir şey söylemek zorundaydım. | Open Subtitles | لم يكن آمنا، لم يكن عدلا، وكان علي قول شيء. |
Eğer sakıncası yoksa, lityum hakkında bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد قول شيء واحد عن الليثيوم، إن كنتِ لا تمانعين. |
Diyelim ki aslı olmayan bir şeyler söylemek, kavga çıkarmak ya da hoşlanmadığınız birini görmezden gelmek istiyorsunuz. | TED | لنقل أنك تريد قول شيء ليس مبنيا على حقائق، تتعارك أو تتجاهل شخص لا تحبه. |
Öylece oturup, hiçbir şey söylemeden bunu kabullenelim mi yani? | Open Subtitles | إذن من المفترض بنا الجلوس هنا و عدم قول شيء و نصبح كالعاهرات و نتقبلها ؟ |
- Evet, telefon çalıyor cevap veriyorum ve biri sanki bir şey söylemeye çalışıyor. | Open Subtitles | أجل, يرن وأُجيب وأستطيع سماع احدهم يحاول قول شيء ما |
Bir dakika içinde gideceğim, bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | سأصطحبه إلى المنزل حالاً ولكنني أود قول شيء |
Bu öğleden sonra sana bir şey söylemek istemiştim ama ayrılacağını duyunca vazgeçtim. | Open Subtitles | هذا الظهر أردت قول شيء لك وعندما عرفت بمغادرتك تراجعت |
Bir şey söylemek istememiştim, ama kendiliğinden gelişiverdi. | Open Subtitles | لم أكن أريد قول شيء لكن كنت أتذكر باستمرار |
Bir kıza bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد قول شيء الى الفتاة اللتي اتصلت من كلية سملا |
Hiç bir şey söylemek istemiyorum, ama sanırım daha fazla buralarda olamayacağım. | Open Subtitles | لم أرد قول شيء ولكنني لا أعتقد أنني سأبقى متواجداً طويلاً |
Yapmak isteyeceğim son şey onları ayıracak bir şey söylemek. | Open Subtitles | آخر شيء أود عمله هو قول شيء قد يبعدهم عن بعضهم |
Pekâlâ, eğer uygunsa ben bir şeyler söylemek istiyorum. | Open Subtitles | حسنا، إذاً أريد قول شيء إن لم يكن لديكم مانع |
Bilmiyorum, bunu polise bir şeyler söylemek gerektiğini düşünüyorum | Open Subtitles | لا أعلم ، أظن أنه كان يجدر بك قول شيء للشرطة |
Halk içinde bir şey söylemeden önce sonuçlarını düşünmüş olmanı isterdim. | Open Subtitles | - أنا فقط أَتمنّى بأنّك تُفكّرُ بشأن النتائجِ قول شيء ما مثل ذلك علناً |
Hiçbir şey söylemeye niyetim yok. | Open Subtitles | ليس لدي نية قول شيء لا أحد ينوي |
Yanlış bir şey söyleyecek olma korkusundan, insanlar çoğu zaman ağızlarını açmaya korkuyorlar. | Open Subtitles | فأن الكثيرين يخافون من ان يفتحوا أفواههم في حالة قول شيء خاطئ |
Söylememem gereken birşey söylemek istemiyorum. | Open Subtitles | لأني لا أريد قول شيء لا يتوجّب عليّ قوله |
İllâ bir şey söylemem gerekiyorsa, bir şey söylemem gerektiğini söylerdim. | Open Subtitles | هل تعرف، يجب أن أقول شيء ...أذا أستطيع قول شيء هنا |
Bak, bir şey diyebilir miyim? | Open Subtitles | أيمكنني قول شيء ؟ |
Baba. Orada bana birşeyler söylemek üzereydin. | Open Subtitles | لقد كنت على وشك قول شيء في المتجر |
Nasıl böyle bir şey söylersin? | Open Subtitles | كيف يمكنك قول شيء كهذا؟ |
Resmiyet kazanana kadar bir şey söylememem gerektiğini sanıyordum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه من المفترض قول شيء حتى يصبح الأمر رسمياً |
Bir şey söylemeliyim ki, göz kulak olma işinde her zaman iyiydin. | Open Subtitles | يمكنني قول شيء واحد أنتِ دائمًا رائعة في الاستمرار |
Bir şey söylemene gerek yok. Üzüldün, biliyorum. | Open Subtitles | ليس عليك قول شيء أنت آسف أعلم |
Fırsatın vardı, Peyton. Bir şey söylemeliydin. | Open Subtitles | لقد حظيتي بفرصتك , بايتون كان عليك قول شيء |
Kendisi hakkında bir şeyler söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | أود أن اعرف إن كنت تود قول شيء عنه. |