Fiziksel olarak sert olman ve zorluklar karşısında sessiz kalman beklenir. | TED | وأن يكون قويًا جسديًا. وصامتًا في وجه المحن. |
Kendi sert görünüp adayları aptal gibi gösterecek. | Open Subtitles | إنه يريد أن يبدو قويًا بجعله للمرشحين يظهرون بمظهر الأغبياء. |
Haraç toplarken bile sadece arkada durur ve sert görünmeye çalışırım. | Open Subtitles | حتى عندما نقوم بجمع الأجور، أنا فقط أقف بالخلف، وأحاول أن أبدو قويًا. |
Tutunacak ve kendinizi yukarı itecek kadar güçlü olmanız yeter. | TED | عليك فقط أن تكون قويًا كفاية للتشبث والتسلق نحو الأعلى، |
Sadece en üstün timsah, antilobu yakalayabilecek kadar güçlü olabilir. | Open Subtitles | التمساح المهيمن وحده من سيكون قويًا بما يكفي ليمسك بالنوّ |
En başta kiliseye olan bağlılığın ne kadar güçlüydü? | Open Subtitles | كم كان ارتباطك بالكنيسة قويًا في البداية؟ |
Çok kurnazdı, güçlüydü. Tılsımın gücünü anlıyordu. | Open Subtitles | لقد كان ماكرًا، قويًا لقد فهم قوة التعويذة |
Sen de biliyorsun ki tek istediğim burayı daha güçlü ve sağlam bir yapmak. | Open Subtitles | أنت تعرف بأنني لا أريد شيئًا أكثر من أن أجعل هذا المكان قويًا ومستقرًا |
Bilgisayarın arkasında sert gözükebilirsin ama bir hücrede... | Open Subtitles | الآن، ربما تكون قويًا خلف الحاسوب، لكن في السجن.. |
- Patron demeye devam edersen daha sert bir şeyler göstereceğim sana. | Open Subtitles | تابع مناداتي برفيقي، وسأريك شيئًا قويًا. |
Vay, bu beni bayağı sert gösteriyor. | Open Subtitles | يا إلهي هذا فعلا يجعلني ابدوا قويًا |
Bu beni biraz... biraz sert gösteriyor. | Open Subtitles | حسنًا, انها تجعلني ابدو قويًا نوعا ما |
Medyanın halkın tepkileri üzerinde muazzam etkileri olmasına rağmen, milletin niçin böyle sert tepki verdiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفهم لماذا كان رد ،الفعل الشعبي قويًا للغاية مع ذلك أعتقد أن وسائل الإعلام كان لها تأثيرٌ هائل على رد الفعل الشعبي |
Batılı güçlerin bu şehri özgür tutma kararlılıklarını yineleyerek verdikleri tepki sert olmuştu. | Open Subtitles | ،كان رد فعل القوى الغربية قويًا |
Benim çalıştığım kişi sert biriydi. | Open Subtitles | الشخص الذي عملت لديه كان قويًا |
İkili ip atlama, siyahi kadınlar için hâlâ çok güçlü bir kültür ve kimlik simgesi. | TED | بقي الحبل الهولندي المزدوج رمزًا قويًا للثقافة والهوية بالنسبة إلى النساء السود. |
Şimdi düşününce petrol ve gıda arasında bir bağlantı göremiyor olabilirsiniz ancak gerçekten güçlü bir bağ var. | TED | قد لا تفكروا في أن النفط والغذاء مرتبطان، لكن هناك رابطًا قويًا في الواقع. |
şanslıyım. Özellikle annemin ve ailemin kurduğu destek mekanizması kendi içinde çok güçlü. | TED | نظام الدعم، خصوصا مع دعم والدتي، وعائلتي، بحد ذاته كان قويًا جدًا. |
- Evet koca oğlan güçlüydü, kaybettiği onca kanı düşünürsek. | Open Subtitles | أجل، الرجل الضخم كان قويًا إذا أخذنا في الاعتبار كمية الدم التي فقدها |
Zehir, o muhteşem güçlerin için dahi çok güçlüydü. | Open Subtitles | السُم كان قويًا للغاية حتى بالنسبة لقواك العظيمة! |
Ve diyebilirim ki, kiliseyi görmeyebilirim, ya da sözleri duymayabilirim veya ellerinin yetiştirdiklerini tadamayabilirim. Gene de yapabilirim de. Ve sonradan, Onu tanımıştım bir keresinde, güçsüzdü veya güçlüydü, veya cesurdu veya guruluydu veya gay'di diyebilirim. | TED | ولربما اقول, انني ربما لا أشهد الكنيسة او اسمع الكلمة, او اكل الطعام الذي لربما تزرعه ايديهم. لكنني لربما مرةً أخرى. ولربما لاحقًا سأقول, لقد عرفته مرةً, ولقد كان ضعيفًا, او قويًا, او جسورًا, او متغطرسًا, او شاذَا. |
Hesap uzmanlarımızdan biri SunnyLinks serbest fonlarında sağlam bir yer edindiğinizi fark etmiş. | Open Subtitles | أحد مديرينا الحسابيين قد لاحظ بأن لكم الاستثمارية SunnyLinks مركزًا قويًا في شركة. |