güçlü bir Cumhuriyetçi aday olarak, ve savaşı durdurmak için gizli bir plana sahip olarak | Open Subtitles | كمرشح جمهوري قوي لا سيما وهو يحمل خطة سرية لإنهاء الحرب |
-Yani bir adam kapının girişinde elinde güçlü bir fenerle duruyorsa, kimse fenerden başka bir şey göremez. | Open Subtitles | لذا، إن وقف رجل في الممر ،وأضاء مصباح يدوي قوي لا يمكن لأي أحد رؤية شيء عدا المصباح، أليس كذلك؟ |
It çok güçlü bir silah. It yanlış ellere kadar bitemez. | Open Subtitles | إنه سلاح قوي لا يمكننا تركه يقع في الأيدي الخطأ |
güçlü bir lider olmazsa bütün makine bozulur. | Open Subtitles | بدون قائد قوي لا تسير الماكينة كلها بشكل جيد |
Bu güçlü bir steroid. | Open Subtitles | ذلك منشّط قوي لا أستطيع توزيعه من خلال |