Biraz kestireceğim. Hindi uykumu getiriyor. | Open Subtitles | سأخذ قيلولة الديك الرومى يجعنى اريد ان انام |
Ve biraz acele etmeliyim çünkü oğlanın uyku vakti çoktan geçti. | Open Subtitles | سوف اجادلك لوقت طويل لانه وقت قيلولة ابني الان |
O zaman şimdi kestir, bu gece için iyi şanslar. | Open Subtitles | إذا لك أن تأخذي قيلولة وحظا سعيدا لهذه الليلة. |
Neden uyumak zorundayım? Yorgun değilim ki. | Open Subtitles | لماذا علي أن آخذ قيلولة أنا لا أشعر بالتعب ؟ |
- Öğleden sonra uykusu için gitmek zorunda olan bu yaşlı beyefendinin yerini almak ister misin? | Open Subtitles | بينما يذهب لأخذ قيلولة بعد الظهر؟ نيلسون , لو اني ربما |
Vücudun nasıl durduğuna bak sanki uyuyor ya da kitap okuyormuş gibi. | Open Subtitles | انظروا إالى الجثة، طريقة عرضها وكأنها تأخذ قيلولة او تقرأ رواية غريب؟ |
- Dinle. Ne yaptığını sanıyorsun bilmiyorum ama... - uyu. | Open Subtitles | لا أعرف, ما تقومين به بالضبط , ولكن خذ قيلولة |
İnsana dört saat kestirme şansı da tanımıyorsunuz. | Open Subtitles | ومن كل رجل يمكن القيام به لاتخاذ 4 ساعات بسيطة قيلولة. |
Gidip uzanmak, kestirmek istersen diye. | Open Subtitles | في حال أريد أن تذهب الاستلقاء، يأخذ قيلولة أو شيء من هذا. |
Siz konuşmaya devam edin. Ben biraz kestireceğim. | Open Subtitles | نعم، نعم، استمر بالحديث سوف آخذ قيلولة قصيرة |
Hücremde bir sandviç yiyip kestireceğim. | Open Subtitles | أنا سأذهب لإتناول ساندويتش في زنزانتي وأخذ قيلولة |
Bakın siz istediğiniz kadar bu oyunu devam ettirin ama ben yukarıda kestireceğim. | Open Subtitles | اتدرون؟ يمكنك لعب لعبتكم السخيفة هذه إن أردتكم، ولكنني سأصعد للطابق العلوي وأخذ قيلولة. |
Bu da seks ve uyku demek. | Open Subtitles | هذا يعني ممارسة الجنس والحصول على قيلولة |
Siz uyku çekerken bu psikopata bakicilik yapacak degilim. | Open Subtitles | لن أقوم الجليسة بينما أنتم تأخذون قيلولة |
Pekala, biraz kestir. | Open Subtitles | حياتي الإجتماعية حصاني الجميل جدا حسنا , خذي قيلولة , أنتي منزعجة |
İstersen biraz kestir. | Open Subtitles | لا بأس إن كنت تود أن تأخذ قيلولة أو ما شابة. |
uyumak için değil Ev gibi kullanıyor. | Open Subtitles | لا يأخذون قيلولة وإنما يتخذونها منزلاً لهم. |
Hayır... tek istediğim şey çok uzun bir öğle uykusu. | Open Subtitles | لا ... كل ما أحتاجه أخذ أطول قيلولة في التاريخ |
Bu arada, eve döndüğünde sessiz ol çünkü Newman senin yatağında uyuyor. | Open Subtitles | بالمناسبة، عندما ترجع إلى شقتك، لا تصدر ضجيجاً لأن نيومان يأخذ قيلولة على فراشك. |
Git dinlen. Biraz uyu. Puronun yanında iyi gidecek bir şey istersen odana tatlı küçük bir Kübalı gönderirim. | Open Subtitles | اذهب للإسترخاء، وخذ لك قيلولة وإذا أردت بعض الرفقة سأرسل فتاةً مثيرة إلى غرفتك |
Ufak bir kestirme için yatamayacağından emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك لا تستطيع أن تستلقي من أجل قيلولة صغيرة ؟ |
Adı Creighton Jones. 17 mayıs 1961'de, biraz kestirmek için yol kenarına çekmiş. | Open Subtitles | نزل عن الطريق يوم 17 أيار عام 1961 ليأخذ قيلولة |
Vayy,birilerinin uykuya ihtiyacı var. Yemekten sonra yatağa marş marş, Stewie. | Open Subtitles | أحدهم بحاجة إلى قيلولة بعد الغداء مباشرة إلى سرير .. |
Biraz yardım iyi olurdu. Hala kestiriyor. Büyükbabam her öğlen kestirirdi. | Open Subtitles | لا يزال في قيلولته لقد اعتاد جدي على ان ياخذ قيلولة كل يوم |
Yukarı çıkıp koltukta bir kestireyim diyorum. | Open Subtitles | التفكير ربما يذهب الطابق العلوي وأخذ قيلولة صغيرة على بلدي الأريكة. |
Sen kendini kötü hissettin ve misafir odamızda biraz uyudun. | Open Subtitles | لقد شعرتِ بالغثيان وأخذت قيلولة لدينا في غرفة نوم الضيوف |
Otobüse mi benziyorum? Ananız uyumaya çalışıyor. | Open Subtitles | هيا إلا ترين أن أمكن تحاول أن تأخذ قيلولة هيا إذهبن إلى مكان ما و أحضرن شيئاً لكي أشربه |
İzin verirseniz gidip biraz uyuyacağım. | Open Subtitles | إذا لم تمانعوا سأذهب لأخذ قيلولة |