Düşkün devletler silahı barış ve istikrar aracı olarak görmezler. | TED | الدول الفاشلة لا تعلم كيف تستخدم السلاح كأداة للسلام و الاستقرار |
Ve diğer insanlar da internet üzerinden irtibat kurarak onu demokrasinin bir aracı olarak kullandılar. | TED | وآخرون، متصلون أيضاً عبر الإنترنت، تمكنوا من استخدامها كأداة للديموقراطية. |
Benim için İnternet kullanışlı bir araç olarak başladı ve şimdi ise günlük yaşamım için bağlı olduğum bir şey haline geldi. | TED | بالنسبة لي .. بدء الانترنت كأداة مفيدة واليوم اصبحت اداة لا يمكن التخلي عنها وجزء من الوجود اليومي |
bilim insanları tarafından yapıldı, ama bu yolda kullanabilecekleri bir araç olarak matbaa olmadan yapamazlardı. | TED | فقد تم إنشائها من قِبل العلماء، لكن لم يكمن من الممكن لهم إنشائها إن لم يكن لديهم آلة الطباعة كأداة للاستخدام. |
Suçlu o değil. Bunların hiçbirinin suçlusu değil. Onu kullandılar, bir alet gibi. | Open Subtitles | إنها ليسة الملامه، إنها ليسة الملامة على أي شيء من هذا لقد إستخدمة كأداة كما تعلم |
Bayan? Koltuğumun bir yüzme aracı olarak kullanılabileceğini söylediniz. | Open Subtitles | لقد قلت للتو بأنه يمكن أن يستعمل الكرسي كأداة للطفو |
Çoğu erkek hayvan, çayır sinekleri gibi, penislerini kur aracı olarak da kullanır. | TED | تستخدم كثير من ذكور الحيوانات أعضاءها الذكرية كأداة للتودد، كالذباب البجعي. |
İnanıyorum ki bu sosyal Pan-Afrikanist düşünceyle ve interneti bir aracı olarak kullanarak biz, her birimizi ve en sonunda bizleri kurtarmaya başlayabiliriz. | TED | أعتقد بأننا مع التفكير بالأمة الأفريقية الأجتماعية و بإستخدام الأنترنت كأداة يمكن أن نبدأ بمساعدة أحدنا الآخر ، و في النهاية مساعدة أنفسنا. |
Ancak zaman içinde tasarım Sanayi Çağı'nın bir aracı olarak görüldü. | TED | ولكن في ذلك الوقت، كان التصميم يرى كأداة من أدوات العصر الصناعي. |
Modayı sosyal bir değişim aracı olarak kullanma çabam sadece kişisel. | TED | إن اهتمامي بتوظيف التصميم كأداة للتغيير الاجتماعي هو اهتمام شخصي. |
Koltuk minderleriniz yüzme aracı olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | بإمكانكم إستخدام وسائد مقاعدكم كأداة عوم |
Biraz oyuncağa benziyor fakat kedi bacaklarının özelliklerini incelemek için bilimsel bir araç olarak kullanıldı. | TED | يبدو مثل اللعبة، ولكن تم استعماله حقا كأداة علمية للتحقيق في هذه الخاصيات لأطراف القط. |
1950'lere kadar araştırmacılar plaseboları standart bir araç olarak yeni tedavileri test etmek için kullanıyordu. | TED | في الخمسينيات من القرن الماضي، استخدم الباحثون علاجات وهمية كأداة قياسية لاختبار علاجات جديدة. |
Benim açımdan şahsen kuantum fiziğini sadece kuantum bilgisayar yapmak için bir araç olarak görmüyorum. | TED | وبالنسبة لي، شخصيًأ، لا أر الفيزياء الكمية فقط كأداة لبناء الحواسيب الكمية. |
Artırılmış gerçeklik aynı zamanda sistemik baskıya karşı savaşan organizasyonları desteklemek için bir araç olarak da kullanılabilir. | TED | يمكن أيضاً إستخدام الواقع المعزز كأداة لدعم المنظمات التي تقاتل ضد القمع النظامي. |
Ben hayatta kalmasına yardım edecek bir alet görürken o gereksiz ve tehlikeli bir alet gördü. | Open Subtitles | ما رأيتُه أنا كأداة للنجاة رأتهُ هي كسلاح خطير غير لائق |
Bu kayayı bir alet olarak kullanıyorum. | Open Subtitles | أنا أستخدم هذه الحجرة كأداة |
Cerrahi bir alet olarak tasarlandı. | Open Subtitles | صمّم كأداة جراحية. |
Ve acil bir suya inme durumunda, koltuğunuz bir yüzme aracı olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | وفي حالة حدوث هبوط مفاجيء في الماء بإمكان كرسيك أن يستعمل كأداة للطفو فوق البحر أم... |