Doğru, hala tüm o spam dosyalarını kanıt olarak saklıyor muyuz? | Open Subtitles | صحيح , هل مازلنا نحتفظ بتلك الملفات التي بقيت كأدلة ؟ |
50 kilo, karışım maddeleriyle birlikte kanıt olarak saklanmış... ..ve ardından yok edilmiş. | Open Subtitles | حسناً خمسين كيلو مع عوامل القطع كلها أمنت كأدلة ونفس الخمسين تخلصوا منها |
Bazen, mahkemede kanıt olarak kullanmak için avukatlarla çalışmaktır. | TED | وفي بعض الأحيان, فانها تعمل مع المحامين لاستخدامها كأدلة في المحكمة. |
Önce delil olarak işlenmeleri gerekiyor ama yarın seçtiğiniz bir cenaze evine gönderilebilirler. | Open Subtitles | يجب أن يتم تقديمهم كأدلة أولاً لكن يمكن أن يتم إرسالهم غداً إلى دار الجنازة الذي ستحدديه |
Bu ifadeleri soruşturmadan önce delil olarak sunduk. | Open Subtitles | نحن نقدم هذه الإعترافات كأدلة أمام المحكمة. |
...biz sormadıkça konuştuklarınız mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | إذا لم تنطقوا أثناء الإستجواب , فسيؤثر ذلك على دفاعكم شيء ستعتمدون عليه في المحكمة أي شيء تقولونه أو تفعلونه قد يستخدم كأدلة ضدكم |
Suç mahallerinde bulduğumuz ve kanıt olarak sınıflandırılmayan eşyalar burada saklanır. | Open Subtitles | حيث نحتفظ بكلّ شيءٍ نجده في مسارح الجرائم التي لمْ نقم بتصينفها كأدلة جنائيئّة. |
kanıt olarak gönderilen delilleri tekrar gözden geçirdim ve tanığın ifadesini dinlemeye karar kıldım. | Open Subtitles | لقد إطلعت على جميع ما تم تقديمه كأدلة وأميل إلى الإستماع إلى شهادة الشاهدة |
Buna odamda bakacağız ve kanıt olarak kabul edip etmeyeceğime karar vereceğim. | Open Subtitles | سنقوم مشاهدته في غرف وبعد ذلك سوف يقرر ما إذا كان الاعتراف بها كأدلة. |
Ama bütün bu saçmalıkları ikinci duruşmada kanıt olarak tekrar sunarsak pek şansımız olmaz. | Open Subtitles | ولكن احتمالات حصولي على اي من هذا كأدلة في محاكمة ثانية |
Olası yenilme durumuna karşı onlar burada kanıt olarak tutuluyorlar. | Open Subtitles | يتم حجزهم كأدلة في قضية ضد الأكل هنا. |
Çünkü, tatlım, babanın arkasında bıraktığı bilgi Meclis Üyesi Gibbons'ın aleyhinde dava açıp mahkûm etmek için kanıt olarak kullanılacak. | Open Subtitles | لأنه يا عزيزتي المعلومات التي تركها أباكِ سيتم استخدامها كأدلة لاتهام عضو البلدية (غيبنز) وسجنه |
Savunma Umut'un fiziksel kayıtlarını kanıt olarak sunmuş. | Open Subtitles | دفاع (سو ون) تنازل.. عن سجلاتها النفسية كأدلة |
kanıt olarak. | Open Subtitles | كأدلة |
delil olarak odasından bir şeyler çaldım. Evet, iyi bir neden ile. | Open Subtitles | أنا أسرق الأشياء من غرفته كأدلة |
Elbiseler hala delil olarak duruyor olabilir. | Open Subtitles | ربما ما زالت تحتفظ بالملابس كأدلة |
Tüfekleri delil olarak alın. Bakalım ateşlenmişler mi | Open Subtitles | خذ البنادق كأدلة لنرى لو كان أطلق منهم |
delil olarak bunu okuyabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك قراءتها في كأدلة |
Çizimlerini delil olarak sunarım. | Open Subtitles | وسأبرز هذه الرسومات كأدلة. |
Savcılık makamı Lester Hamilton'ın cinayet soruşturmasında gerekli izinle gelip cesedine delil olarak el koymamıza yetecek durumda olduğumuza karar verdi. | Open Subtitles | مكتب المدعي العام يعتقد أننا مُضطرين في الوقت الراهن لإصدار أمر قضائي وأخذ الوصاية على جثة (ليستر هاميلتون) كأدلة في التحقيق بجريمة قتله. |
Eminim katılıyordur. İkincisi, hoş sarı Corvette'inden delil olarak alınan kişisel eşyaları var ya, onları geri ver. | Open Subtitles | ثانياً، الأغراض الشخصية التي حُجزت كأدلة من سيارته الـ(كورفيت) الصفراء الجميلة... |