Zor iş ama bir gün koroda çalışırken büyük yıldız bileğini burkar. | Open Subtitles | إنه دور بسيط , لكن في يوم عمل في المسرح عندما لوت النجمة كاحلها |
Bayan Kindleman kaykaylı çocukları görünce, kendi deyimiyle, hayatta kalmak için suya atlayıp bileğini burkmuş. | Open Subtitles | لقد لوت مدام كيندلمان العجوز كاحلها و غامرت بحياتها عندما وقعت على الرصيف بسبب مجموعة من أطفال المدرسةعلى الزّلاجات |
Bu, patenle kayarken bileği çatlayan ve çıkan bir kadının röntgen filmi. | TED | هذه أشعة سينية لإمرأة قامت بكسر وخلع كاحلها في حادث تزلج بأحذية العجلات. |
Aşağıdayken ayak bileği yaralanmış. Morumsu bir sıvıdan dolayı kaymış. - O olabilir mi? | Open Subtitles | لقد أذت كاحلها عندما كانت هناك انزلقت في سائل بنفسجي |
Belli ki hayır, çünkü sol bileğindeki ufak çürüğü kaçırmışsın. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّك لا تعرف، لأنّك فوّت رضّة صغيرة على كاحلها الأيسر. |
Tahmin ediyorum ki bu ayakkabılarla yürümeye çalışırken bileğini burktu. | Open Subtitles | أخمّن أنّها لوت كاحلها مُحاولة المشي بهذه الأحذية. |
Onu kontrollü bir şekilde felç eden ilaç vermelerine rağmen ayak bileğine turnike yapıyorlar, gördün mü? | Open Subtitles | قد أضعها على العناية المركزة لكنهم يعالجون كاحلها |
bileğinde bir çeşit sakatlanma olduğunu hatırlıyorum, bir sargı ve koltuk değnekleri vardı. | TED | مازلت أذكر , كان كاحلها مصابا نوعا ما ضمادة آس وعكازات |
bileğini burkup herkesin ölümüne sebep olan kızdan daha iyi. | Open Subtitles | انظري، هذه نبضات الفتاة التي تلوي كاحلها وتقتل اي شخص آخر 11 00: 02: 13,617 |
Kondisyon aletinde bileğini burktuğunu söylüyor. | Open Subtitles | قالت أنها لوت كاحلها بينما كانت تقع من على آلة السلالم |
İşte buradayız. Bir kaç gün bileğini dinlendirmesi gerek. | Open Subtitles | و هانحن هنا ,تحتاج لإراحة كاحلها لبضع أيام ,لكن |
Belki tüm o ilgi bileğini daha iyi hissettirir. | Open Subtitles | ربما كل شد الإنتباه لها فيه سوف يجعل كاحلها يتحسن |
Sanırım hayır. 12 yaşındayken patenle bileğini kırmıştı. | Open Subtitles | لا لقد كسرت كاحلها عندما كانت في الثانية عشرة وهي تتزلج |
Kabin aşağı inerken ayak bileği kasnağa sıkışmış. | Open Subtitles | بينما إنخفضت الكابينة، حوصر كاحلها في البكرة، |
Sağ bileği parçalanmış, klavikulası kırılmış kolunu bir kaç kez kırmış. | Open Subtitles | حطمت كاحلها الأيمن , وكسر في عظمة الترقوة كسرت ذراعها عدد من المران |
Bana mı öyle geliyor yoksa gerçekten sol bacağını bileği burkulmuş gibi sürüklüyor mu? | Open Subtitles | أو أنها لا تبدو وكأنها تُفضّل ساقها اليسرى وكأن كاحلها إلتوى أو شيئاً كهذا؟ |
Kasnağa dolaşan ayak bileği için zamana ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاجُ فقط أن نُحرر كاحلها من البكرة. |
Tabii bir de bileğindeki detektör balkona yaklaşmasını engelliyordu. | Open Subtitles | سياسة عدم التدخين و حقيقة أن الجهاز الذي على كاحلها |
Napolyon annesine vermişti, kadının bileğindeki bir tümör alındıktan sonra. | Open Subtitles | قدمها "نابوليون" إلى والدته بعد أن أزيل الورم من كاحلها. |
- Daphne bileğini burktu ve düştü. | Open Subtitles | النيل: لَفَّ دافن كاحلها وسَقطَ. |
Önem vermemiş. Kafasını bile vurmamış. Ayağa kalkıp bileğine buz koymuş sadece. | Open Subtitles | لم يكن أمراً مهماً , و لم يؤثر هذا على رأسها نهضت و وضعت الثلج على كاحلها و كل شئ بخير |
Ayak bileğinde küçük bir yara izi var, benim yüzümden oldu. | Open Subtitles | كما لديها ندبة صغيرة على كاحلها والتي كانت بسببي |
Baldırlarının ve bileklerinin aynı olmasına denir. | Open Subtitles | ماذا تعني ب ( كاحل ) عريض ؟ أي أن ( كاحلها ) يشبه ( كاحل ) العِجل |