Hele de onun yüzüne 'katil' ve 'yalancı' dedikten sonra. | Open Subtitles | ليس بعد ان اخبرتها انها كاذبه و قاتله امام وجهها |
Mahkemede bana yalancı dedin. | Open Subtitles | أثناء المحكمة صنعتى كل تلك القصص عنى و دعوتينى كاذبه |
Eğer yapmazsan, bu seni asil bir insan yapmaz, yalancı yapar. | Open Subtitles | وإذا لم تفعليه هذا لن يجعلك نبيله،هذا سيجعلك كاذبه |
Yalan söylüyor. Düzeni sağlamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | أنها كاذبه لقد كنت أحاول أن أحافظ على الأمر |
Şunu diyebilirim ki açıkça stres altında ama hiç de Yalan söylemiyor. | Open Subtitles | سأقول أنها وقعت تحت ضغط كبير لكنها بالضروره ليست كاذبه |
Sen bir yalancısın ve de öyle çirkinsin ki kimse seninle evlenmiyor! | Open Subtitles | ؟ انتي كاذبه وبشعه كذلك لن تجدي احداً يقبل بالزواج منكي |
Fahişe. Şu memelere bak. Tanrım, tam bir yalancı. | Open Subtitles | يا فاجرة تفقدي تلك الحلمات يالهي، يالها من كاذبه |
Sadece sana buraya taşındığımı söylememem, beni yalancı yapmaz. | Open Subtitles | انظري , ليس لأني لم أخبرك انني انقلت هنا يعني أنني كاذبه |
Kötü haber kız arkadaşın Catherine üvey oğluyla yatan yalancı ve düzenbaz sürtüğün biri. | Open Subtitles | الاخبار السيئه هي ان صديقتك كاثرين كاذبه وعاهره متلاعبه تنام مع ابن زوجها |
Bir sınıfta somurtuk yalancı suratımızla oturmak için fazla olgunuz! | Open Subtitles | ناضجين جداً للجلوس في الصف مع غشاشه كاذبه |
Çünkü o hastalıklı ve kinci bir yalancı ve onun duygularıyla oynadı. | Open Subtitles | لأنها إمرأة كاذبه مريضه وحاقده التى عبثت بمشاعره |
Mesele onun bir yalancı olması ve seni aşağılayıp ezmesi... yeniden. | Open Subtitles | إنما عن كونها كاذبه وإهانتها لكِ مرة أخرى |
Burada kadın olmayan birinin çağdaş olması ve hırsız, deli, yalancı, katil, uyuşturucu bağımlısı kadın olması Tanrı vergisi bir şey. | Open Subtitles | وجود صديق معاصر ليس مرأة أو مرأة سارقه كاذبه مجنونه قاتله ومروجه للمخدرات كانت هدايه من الرب |
Öyle ama hükümet araştırıp efsanenin Yalan olduğunu açıklamamış mıydı? | Open Subtitles | ولكن الحكومه إستطاعت تحقيق ذلك .بإعلانها أنها أسطوره كاذبه |
Bana, bunu yapmadığını kadının Yalan söylediğini söyle ben de seni korumak için ne gerekiyorsa yapayım. | Open Subtitles | اخبرني انك لم تفعلها اخبرني بأن المراه كاذبه وسأفعل كل ما هو ضروري لحمايتك |
Yani bize, kurbanı öylece bulduğunu ve ona hiç dokunmadığını söylediğinde Yalan söylüyordun. | Open Subtitles | لذا انك كاذبه أنك أبدا لم تمسِ الجثه وانما عثرتِ عليها فقط |
Kasıtsız cinayet veya nefsi müdafaa olabilir ama her iki durumda da ateş eden Yalan söylüyor. | Open Subtitles | يمكن أن يكون قُتل بالخطأ أو دفاعً عن النفس لكن ايضاً طريقة همُطلق النار كانت كاذبه |
Eğer yemek parasını bölüşelim sorun değil derse Yalan söylüyordur. | Open Subtitles | اذا قالت انها سعيده لتجريب الطريقة الهولنديه ستكون كاذبه |
Öğrendiğim için üzgünsün, Yalan söylediğin için değil. | Open Subtitles | انتى اسفه انى عرفت انت لست اسفه انتى كاذبه |
Sen tam bir yalancısın Bayan Hallet. Sen bir yalancısın. | Open Subtitles | انتى كاذبه يا سيده هيلت انتى كاذبه |
Bir yalancının bahaneleri. Ben görevimi yapıyorum. | Open Subtitles | هذه حجة كاذبه ، انا أؤدي واجبي: |
Bir yalancıydı. Aslında hiçbir hastalığı yoktu. | Open Subtitles | كانت كاذبه |