Kendimizi dişi ayılar gibi koruyoruz... ve sırtımız duvara dönük olduğunda, vaşaklar gibi komşularımıza saldırıyoruz. | Open Subtitles | نحن ندافع عن أنفسنا وقت الحاجة كالدببة ولكن في أوقات أخرى نقوم بمهاجمة من نحب كالوشوق |
Boz ayılar gibi karada yaşayan ayılar için böğürtlenler ana besin kaynağıdır. | Open Subtitles | الدببة الأرضية ، كالدببة الرمادية تحب التوت |
ayılar gibi, biraz da akbabaların karışımı gibi. | Open Subtitles | كالدببة , مع قليل من طبع النسور |
Hem et hem de bitki yiyen ayılar gibi gerçek hepçil anatomisini hemen hemen yalnızca bitki yiyen benzer primatlar kıyaslandığında farklılık oldukça belirgindir. | Open Subtitles | مقارنة مع بُـنية آكلات لحوم حقيقية كالدببة التي تأكل لحوم ونباتات، إلى آكلات الثِمار مثل الرئيسات التي تأكل النباتات حصرياً على وجه التقريب، |
Bu adamlar ayılar gibidir. | Open Subtitles | الأشرار كالدببة, تعلم؟ |
Eskiden Kuzey Kutbu'nda ki boz ayılar gibi kavga ederdik, ve sonra Cooter ile bütün şeyler mahvolduğu zaman bana yardımcı oldu, ve sonra konuşmaya başladık. | Open Subtitles | إعتدنا على المصارعة كالدببة في القطب الشمالي، وبعدئدِ عندما حدتث تلك الأشياء مع (كوتر)، |