Aslında öyleydi. Bir geyik gibi kaçmadan önce ambulans gelene kadar yanımdaydı. | Open Subtitles | كان مهذباً في الحقيقة ، فقد انتظر معي حتى جاءت سيارة الإسعاف ، ثم هرب كالغزال |
Ne yapıyor bu adam? Far görmüş geyik gibi donup kaldı. | Open Subtitles | إنه متجمد من الخوف كالغزال أمام المصابيح الامامية |
İki bacaklı! Sıçrayabilen ya da... ya da geyik gibi atlayabilen bir hayvan. | Open Subtitles | حيوان بساقين ربما كان يقفز كالغزال |
Onları, kuşların bizim için şarkılar söyledikleri, bir geyik kadar özgür yaşayacağımız yere götürüyorum. | Open Subtitles | سآخذهم إلى حيث الطيور تغني لنا حيث نعيش أحراراً كالغزال |
Onları doyurmak için ceylan gibi büyük bir şey avlaması gerek hemen hemen her gün. | Open Subtitles | لتعيلها على الأمّ صيد طريدة كبيرة كالغزال بشكل شبه يوميّ |
Kızak zillerini düşün, gitmeye başlayan gökteki geyik misali | Open Subtitles | "فكر بالأجراس أينما تكون" "كالغزال في السماء" |
Far görmüş geyik gibi donup kaldı. | Open Subtitles | إنه مجمد كالغزال العابرة للطريق |
Ama Bayan Lydia, eminim ki, onu evin etrafında geyik gibi zıplatırdı. | Open Subtitles | ولكن الآنسة (ليديا), أنا متأكد, ستدعه يرفرف طرباً حول المنزل كالغزال |
Ürkek, bir geyik gibi. | Open Subtitles | انه فزاع كالغزال. |
geyik gibi koşmazdı. Geyikler böyle koşar. | Open Subtitles | لم يركض كالغزال |
geyik gibi. | Open Subtitles | كالغزال |
değil mi? Bir geyik kadar ürkek. | Open Subtitles | انه فزاع كالغزال. |
ceylan gibi bacakları var. | Open Subtitles | نعم, سأراك ساقي تلك الفتاة كالغزال |
Warren Beatty-- Annette Benning onu aldı ve yaşlı bir ceylan gibi savurdu. | Open Subtitles | لقد إلتقطته (آنيت بينينج) كالغزال المريض كبير السن |
Kızak zillerini düşün, gitmeye başlayan gökteki geyik misali | Open Subtitles | "فكر بالأجراس أينما تكون" "كالغزال في السماء" |