Ama kamyon... asit taşıyormuş ve tankerinde sızıntı varmış. | Open Subtitles | ...و لسوء حظه هذه الشاحنة كانت تحمل حامض ,والحامض بدأ يتسرب |
Ağzında bir şey taşıyormuş. | Open Subtitles | قلت أنها كانت تحمل شيئاً في أسنانها |
Annelerden biri silah taşıyormuş. | Open Subtitles | أحد الأمهات كانت تحمل سلاحاً |
Uyuşturucu olan çantayı kim taşıyordu? | Open Subtitles | من كانت تحمل الامتعة التي بها المخدرات ؟ |
Hastaneden çıkarken o kırmızı çantayı taşıyordu. | Open Subtitles | كانت تحمل هذه الحقيبة عند خروجها من المستشفى |
KAZA ANINDA ANNA MORGAN KUCAĞINDA KIZINI tutuyordu | Open Subtitles | المشاهدون قالو أن , آنا كانت تحمل إبنتها بين ذراعيها |
Bizim bebeğimizi doğuracaktı ama herif onu satın aldı. | Open Subtitles | لقد كانت تحمل طفلنا لكنه أجبرها على الإجهاض |
Kötü bir sürprizle karşılaşmak istemiyorum, ...ama kesinlikle eminim ki, çantasında yastıklara konan ufak çikolatalar taşıyor. | Open Subtitles | لا أريد أن أفسد المفاجئة، ولكنني شبه متأكد أنّها كانت تحمل شوكولاتة لوضعها على الوسادات. |
Balyoz mu taşıyormuş? | Open Subtitles | هل كانت تحمل مطرفة مسننة ؟ |
Bana söylenene göre gemilerden biri Ragnar Lothbrok'un kara kuzgununu taşıyormuş. | Open Subtitles | أحد السُفن، كما أخبروني، كانت تحمل راية الغراب الأسود الخاصة بـ(راجنر لوثبروك). |
Bolo birliğinden askerleri taşıyormuş. | Open Subtitles | لقد كانت تحمل جزء من شركة "بولو". |
Karaya oturduğunda savaş sırasında Mirakuru'yu taşıyormuş. | Open Subtitles | كانت تحمل (الميراكورو) أثناء الحرب حين علقت بالمياه الضحلة. |
Bana söylenene göre gemilerden biri Ragnar Lothbrok'un kara kuzgununu taşıyormuş. | Open Subtitles | أحد السُفن، كما أخبروني كانت تحمل راية الغراب الأسود (الخاصة بـ(راجنر لوثبروك |
Muhtemelen bir elinde tüylü oyuncak ayı taşıyordu. | Open Subtitles | و ربما كانت تحمل دب من النسيج بذراع واحد |
Gezegenimizin kaderini değiştirecek gizli bir yük taşıyordu. | Open Subtitles | و كانت تحمل شحنه سريه و كان من الممكن أن تغير مصير كوكبنا |
Bu buluşmadan tam bir gün önce bir Kızıl Bayrak suikastçisi, bizi bir şekilde kızıma ulaştırdı ki kızım da bu buluşmaya gelmemiz için gerekli olan davetiyeyi taşıyordu. | Open Subtitles | اليوم الذي سبق هذا الاجتماع كان مقدرا حدوثه قاتلوا العلم الاحمر قادونا مباشرةً الى ابنتي التي كانت تحمل دعوةً للاجتماع |
Anlaşma gereği Kuzeydeki yerlilere verilecek parayı taşıyordu. | Open Subtitles | كانت تحمل جميع مدفوعات المُعاهدة السنويّة للقبائل الهنديّة في الشمال. |
Kocaman kutuyu tutuyordu. Belki hiç bulaşmamalıyım buna. | Open Subtitles | كانت تحمل هذا الصندوق الضخم ربما كان علي الأبتعاد عن هذا |
Bu kedi, birşey tutuyordu di mi? | Open Subtitles | هذه القطة , لقد كانت تحمل شيئاً , أتساءل ماهو ؟ |
- Bebeğimizi doğuracaktı. - Evimde silahını sallayıp durma. | Open Subtitles | ـ لقد كانت تحمل طفلنا ـ توقف عن التلويح بمسدسك في منزلي |
Bizim bebeğimizi doğuracaktı ama herif onu satın aldı. | Open Subtitles | لقد كانت تحمل طفلنا لكنه أجبرها على الإجهاض |
Eric'in değil de Sean'ın çocuğunu taşıyor olması işine gelmez. | Open Subtitles | الن تُلصّق الاعمال ببعضها اذا ما كانت تحمل طفل شون وليس ايريك. |