Bu Antarktika'ya bir yolculuk, bir keşifti, dünyadaki en soğuk, en rüzgârlı, en kuru ve en yüksek rakımlı kıtaya. | TED | كانت رحلةً أو بعثة إلى أنتركتيكا أبرد قارة على وجه الأرض وأكثرها جفافًا وريحًا وارتفاعًا. |
Evet, bayağı bir yolculuk oldu. | Open Subtitles | أجل, لقد كانت رحلةً طويله جداً. |
Kraliçemiz uzun bir yolculuk olduğunun farkında. | Open Subtitles | إنّ ملكتنا تعلم أنّها كانت رحلةً طويلة. |
Uzun bir yolculuktu, acıkmış olmalısın canım. | Open Subtitles | لقد كانت رحلةً طويلة لا بد أنكِ جائعة يا حبيبتي |
Olağanüstü bir yolculuktu. Millennium Park'ı gördüm, biraz alışveriş yaptım neredeyse iki defa ölüyordum. | Open Subtitles | كانت رحلةً مذهلة، رأيت حديقة "ميلينيوم"، تسوّقتُ قليلاً، و كدتُ أموت... |
Bence verimli bir yolculuk oldu. | Open Subtitles | -أظنّها كانت رحلةً طيّبة . |