Ne? 7 enfiye kutusu vardı burada ve size yemin ederim ki hepsi altın doluydu. | Open Subtitles | أنه يحتفظ بسبع صناديق للشمع هنا أقسم إنها كانت ممتلئة بالذهب. |
oniki saatlik kan ve ter ve ağları çektiklerinde... hepsi doluydu. | Open Subtitles | والذى يـُحضرونه الى المنزل بالكاد يحفظهم من الموت جوعاً وبالرغم من ذلك عندما سحبوا شباكهم كانت ممتلئة |
Evet, fakat doluydu. Gelecek salı tekrar gitmeliyim. | Open Subtitles | نعم, لكن كانت ممتلئة ولا بد لي من العودة الثلاثاء القادم |
Karakterler çatlaktı ama bütün hikâyedeki karakterleri anlayışla doluydu. | Open Subtitles | الشخصيات كانت مصدعة ولكنها شيقة وكذلك الرواية كانت ممتلئة بفهم عظيم لأوضاع الشخصيات |
Avlular kadın ve çocuk cesetleriyle doluydu. | Open Subtitles | هذه الفناءات كانت ممتلئة بجثث النساء و الأطفال |
Aslına bakarsan, çalıntı sanat eserleri, ve antikalarla doluydu. | Open Subtitles | في الواقع ، كانت ممتلئة بأعمال فنية مسروقة آثار |
Neyse ki dava dosyaları bunları hak eden adaylarla doluydu. | Open Subtitles | و لحسن الحظ، ملفات القضايا لدينا كانت ممتلئة بمرشحين يستحقون ذلك. |
Çin'den gelerek Britanya üzerinden getirilen çayla ağzına kadar doluydu. | Open Subtitles | كانت ممتلئة على آخرها بالشاي الصيني المستورد بواسطة بريطانيا |
"Kafatası Parça Koleksiyonculuğu", "İleri İleri Çözülme" ve "Hissizliğe Giriş" tamamen doluydu. | Open Subtitles | جمع شظايا الجمجمة التحلل المتقدم المتقدم و مقدمة في الاعقلانية جميعا كانت ممتلئة |
Kabinler, katlanır bisikletlerle doluydu ve yanımdaki koltukta daktilo kullanan bir adam vardı. | Open Subtitles | الحجرات العلوية كانت ممتلئة بدراجات قابلة للطي، وكنت أجلس إلى جانب شخص يستخدم آلة كاتبة. |
Şerif buraya geldiğinde çöp kutusu bira şişesi doluydu. | Open Subtitles | القمامة كانت ممتلئة بزجاجات الجعة عندما وصل المأمور إلى هنا. |
İçi insan ve giysi kalıntıları doluydu. | Open Subtitles | الامعاء كانت ممتلئة بالاطراف والملابس |
Salon benim duruşmamda doluydu,ki ben sadece deli bir sanatçıyım. | Open Subtitles | قاعة المحكمة كانت ممتلئة في محاكمتي |
Şerif buraya geldiğinde çöp kutusu bira şişesi doluydu. | Open Subtitles | -حقاً؟ القمامة كانت ممتلئة بزجاجات الجعة عندما وصل المأمور إلى هنا. |
Diğer bütün yerler doluydu ve ben, şey üzerimi değişiyordum. | Open Subtitles | - كل الغرف الأخرى كانت ممتلئة... وكان يجب أن أغيّر، لذلك... |
- Aslında, başladığında doluydu. | Open Subtitles | -حسناً , لقد كانت ممتلئة عندما عدت |
Biyoloji sınıfı doluydu, o yüzden Profesör Kane'e Jeff'i sınıftan atarsa birkaç bin dolar vereceğimi söyledim. | Open Subtitles | قاعة الأحياء كانت ممتلئة بالفعل, "لذلكأخبرتالبرفيسور"كاين.. سأدفعلهالآلاف... ليطرد "جيف ...". |
Parmak izleriyle doluydu. | Open Subtitles | لقد كانت ممتلئة بالبصمات. |
Tüm dolabı bunlarla doluydu. | Open Subtitles | في منزل (فورد) خزانته كانت ممتلئة بهم. |