Fakat ihtiyar bir adamın bana yaklaştığı bir an vardı... | Open Subtitles | ..لكن كانت هناك لحظة عندما جاء إلي ذلك الرجل المسن |
Mutluluktan ölebileceğim bir an vardı. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة ظننت انني سوف اموت بكل سعادة |
Ona sahip olduğunu hissettiğin bir an vardı ve artık senin olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة عندما تمكنت منه و عرفت انك تمكنت منه |
Bize iyiliğinin dokunduğu ufak bir an vardı. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة عابرة، حين أسدت لنا معروف |
Dün aramızda ki durumun doğru gözüktüğü bir an vardı. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة سريعة بالأمس حيث شعرت إن كل شئ بيننا صحيح |
Bir an vardı, ön sevişme sırasında tek bir an ki belki de boşalmaya yaklaşmış olabilirdim. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة لحظة واحدة أثناء المداعبة والتي كدت أن أقذف حينها |
Kafama takılan bir an vardı, evet. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة نوعا ما ستعلق فالذاكرة , نعم |
Öyle bir an vardı ki neredeyse öpüşüyorduk. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة قاربنا فيها على التقبيل. |
Dün aksam bir an vardı ki o Finli cücelerle, Maori kabilesi arasındayken hayatımın geri kalanını bu kadınla geçirebilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة عندما كَانتْ مع الفلنديين-الأقزام ورجل القبيلة الماوري نعم-عندها ظننت |
Dinle, biliyorsun, bir an vardı. | Open Subtitles | اسمع كانت هناك لحظة حميمية بيننا |
Sadece Lili olduğum bir an vardı ve onun bunu görebildiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | كانت هناك لحظة عندما كنت (ليلي)، وأظن إنه تمكن من رؤية ذلك. |
Bu yıl bir an vardı ki kendimi tamamen bitik hissediyordum. | Open Subtitles | .... كانت هناك لحظة في هذا العام عندما شعرت باني محطمة تماماً |
Donna, dün gece bir an vardı ki... | Open Subtitles | (دونا), كانت هناك لحظة في تلك الليلة |