Sekizinci kata geldiğinde kızgınlık ve ayrılık arasında gidip gelirken, çıkarmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | ببلوغ الطابق الثامن، في مرحلة بين الغضب والتعب، كان عليها أن تخلعه |
Evde eğitim görmek zorunda kaldı. Her önlemi almıştık. | Open Subtitles | كان عليها أن تدرس بالمنزل كنا محتاطين للغاية |
- Gelmeyecek. Modellik işi aldı, Paris'e gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | لديها عرض أزياء كان عليها أن تطير لباريس |
İşlemi bitirmek istediğini okumak zorunda olduğunu, bir kariyer edinmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها ترغب بإجراء العملية كان عليها الذهاب إلى المدرسه كان عليها أن تؤمّن مستقبلها |
Onun ne yapmak zorunda olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أنا أفهم ما كان عليها أن تفعل. |
Aslında cezalı olduğu için sayfasını kapatmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | في الحقيقة, كان عليها أن تغلق صفحتها لأنها معاقبة |
Endonzeya'da iken çalınmaması için yutmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | حسناً، كان عليها أن تبتلعه عندما كنت في أندونيسيا حتى لا يسرق |
- Polis gelmek zorunda kaldı. Tam dibe battık. - Anneniz haklı. | Open Subtitles | أعني، الشرطه كان عليها أن تأتي، نحن مجرمين الفوضى إنها محقه - |
Anneniz para için evlenmek zorunda kaldı mı? | Open Subtitles | ليس لديكَ أم كان عليها أن تتزوّجُ من أجل المال |
Dünya'nın sonuna hareket etmek için kendisine haraç ödemek zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان عليها أن تقدم أضحيه له عن طريق الإبحار إلى نهاية الأرض. |
Bu rezaleti beş defa yaşamak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لخمسة مرات كان عليها أن تتجرع هذه الإهانة |
Rochester, NY'deki küçük, cesur şirket Haloid çoğu şirketin asla tolere edemeyeceği şeylere katlanmak zorunda kaldı. | TED | شركة "هالويد" الصغيرة والشجاعة في مدينة روتشيستر، نيويورك كان عليها أن تمرّ بما قد لا تحتمله معظم الشركات الكبيرة. |
Okul için çok uzakta bir yere gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان عليها أن تذهب بعيداً إلى المدرسة. |
İki yıl seni çıplak görmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | حسنا ، كان عليها أن تراك عار ٍ لسنتين |
Tüm ailemiz dağılmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | وعائلتنا كلها كان عليها أن تتفرق |
Deden başka bir yere taşınmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | جدتك كان عليها أن تذهب و تسكن في مكان آخر . |
- Neden kendini savunmak zorunda kaldı? | Open Subtitles | لما كان عليها أن تدافع عن نفسها؟ |
Bu yapmak zorunda olduğunu yazmış. | Open Subtitles | حسنا، قالت كان عليها أن تفعل ما فعلته. |