ويكيبيديا

    "كان عليها أن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • zorunda kaldı
        
    • zorunda olduğunu
        
    Sekizinci kata geldiğinde kızgınlık ve ayrılık arasında gidip gelirken, çıkarmak zorunda kaldı. Open Subtitles ببلوغ الطابق الثامن، في مرحلة بين الغضب والتعب، كان عليها أن تخلعه
    Evde eğitim görmek zorunda kaldı. Her önlemi almıştık. Open Subtitles كان عليها أن تدرس بالمنزل كنا محتاطين للغاية
    - Gelmeyecek. Modellik işi aldı, Paris'e gitmek zorunda kaldı. Open Subtitles لديها عرض أزياء كان عليها أن تطير لباريس
    İşlemi bitirmek istediğini okumak zorunda olduğunu, bir kariyer edinmek istediğini söyledi. Open Subtitles قالت أنها ترغب بإجراء العملية كان عليها الذهاب إلى المدرسه كان عليها أن تؤمّن مستقبلها
    Onun ne yapmak zorunda olduğunu anlıyorum. Open Subtitles أنا أفهم ما كان عليها أن تفعل.
    Aslında cezalı olduğu için sayfasını kapatmak zorunda kaldı. Open Subtitles في الحقيقة, كان عليها أن تغلق صفحتها لأنها معاقبة
    Endonzeya'da iken çalınmaması için yutmak zorunda kaldı. Open Subtitles حسناً، كان عليها أن تبتلعه عندما كنت في أندونيسيا حتى لا يسرق
    - Polis gelmek zorunda kaldı. Tam dibe battık. - Anneniz haklı. Open Subtitles أعني، الشرطه كان عليها أن تأتي، نحن مجرمين الفوضى إنها محقه -
    Anneniz para için evlenmek zorunda kaldı mı? Open Subtitles ليس لديكَ أم كان عليها أن تتزوّجُ من أجل المال
    Dünya'nın sonuna hareket etmek için kendisine haraç ödemek zorunda kaldı. Open Subtitles كان عليها أن تقدم أضحيه له عن طريق الإبحار إلى نهاية الأرض.
    Bu rezaleti beş defa yaşamak zorunda kaldı. Open Subtitles لخمسة مرات كان عليها أن تتجرع هذه الإهانة
    Rochester, NY'deki küçük, cesur şirket Haloid çoğu şirketin asla tolere edemeyeceği şeylere katlanmak zorunda kaldı. TED شركة "هالويد" الصغيرة والشجاعة في مدينة روتشيستر، نيويورك كان عليها أن تمرّ بما قد لا تحتمله معظم الشركات الكبيرة.
    Okul için çok uzakta bir yere gitmek zorunda kaldı. Open Subtitles كان عليها أن تذهب بعيداً إلى المدرسة.
    İki yıl seni çıplak görmek zorunda kaldı. Open Subtitles حسنا ، كان عليها أن تراك عار ٍ لسنتين
    Tüm ailemiz dağılmak zorunda kaldı. Open Subtitles وعائلتنا كلها كان عليها أن تتفرق
    Deden başka bir yere taşınmak zorunda kaldı. Open Subtitles جدتك كان عليها أن تذهب و تسكن في مكان آخر .
    - Neden kendini savunmak zorunda kaldı? Open Subtitles لما كان عليها أن تدافع عن نفسها؟
    Bu yapmak zorunda olduğunu yazmış. Open Subtitles حسنا، قالت كان عليها أن تفعل ما فعلته.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد