Ailemle, kardeşlerimle, Sanki, "Hepiniz, beni sadece yalnız bırakın." gibiydi. | Open Subtitles | مع عائلتي , مع اخوتي كان مثل ان يتركوك وشأنك |
Güneşin kalbindeki gece ve fırtına gibiydi. Geçmişten gelen, sonsuza giden biri. | Open Subtitles | كان مثل الليل والعاصفة في قلب الشمس إنه عريق ولا نهاية له |
Bugünkü öğle yemeği, MTV yapımı bir Nuremberg mahkemesi gibiydi. | Open Subtitles | الغداء اليوم كان مثل نورنبيرغ مقدم من ام تي في |
Biliyor musun? Onu sonraki gece gördüğümde aramızdaki bağ kemikleşmiş gibiydi. | Open Subtitles | أتعرف حين رأيته الليلة التالية ، كان مثل رابطة تكونت بيننا |
Patlamıştı. Kendini kaybettiğini gördüm. Sanki kafasında şalterler atmış gibiydi. | Open Subtitles | لقد إنفجر غضبًا فجأة،لقد رأيته,لقد كان مثل زرًا قد غيره. |
Hristiyanlık için ilk kiliselerden birisini veya İslam için ilk camilerden birisini tasarlamak gibiydi. | TED | لقد كان مثل تصميم أول الكنائس للديانة المسيحية، أو أول الجوامع للإسلام. |
Sonra, biraz da yardımla pigmentlerin bazıları geri geliyor ama bu süreçleri yaşamak madalyonun iki yüzü gibiydi. | TED | ثم بقليل من المساعدة، عادت بعض الصبغة، ولكن معايشة مثل هذا الأمر كان مثل وجهين لعملة واحدة. |
Öyle ki ortalama bir öğrenci için ek bir öğretim yılı gibiydi. | TED | كثيراً؛ لدرجة أن هذا كان مثل عام دراسي إضافي للطالب العادي. |
Basit bir işti ama benim için devrim gibiydi. | TED | كان تصرفاً بسيطاً لكنه كان مثل الثورة بالنسبة لي. |
Ama sizi gördüğüm zaman öte dünyadan bir çağrı gibiydi bu Sanki. | Open Subtitles | أنا فقدت كل اهتمام في الدين لكن عندما رأيتك في تلك الليلة كان مثل الدعوة من الجانب الآخر |
Kapı sürgüsünün çıkardığı ses, kulaklarıma kılıç saplanması gibiydi. | Open Subtitles | حاجز مزلاج الباب كان مثل ضربة السيف فى اُذنى |
Milli Tarih Müzesi'nde gördüğüm bir şey gibiydi. | Open Subtitles | لقد كان مثل الذى رايته فى متحف التاريخ الطبيعى |
Asla geçmeyecek sanıyordum ama, Sanki sihir gibiydi. | Open Subtitles | لم أكن أظن أن ينجح الأمر، لكنه كان مثل السحر. |
Tam da karım ile birlikte çocuk yapma konusunda sorunlar çekerken Sanki birden... | Open Subtitles | طفلة رضيعة بدون أحد يعتني بها ، أنا وزوجتيمررنابمشاكلوقتيةكيتحملطفلا.. وقد كان مثل .. |
Sadece seni orada öyle seyrederken dünya Sanki artık karanlıktan ibaretmiş gibi gelmedi. | Open Subtitles | انه فقط يراقبك هناك، كان مثل العالم لم يكن كل الظلام بعد الآن. |
Gelecek aşamaya geçmeliyiz. " dediğimde onu hırsızlık yaparken yakalamışım gibi oldu. | Open Subtitles | حسناً, حان الوقتُ لنا" ",لتخاذ الخطوة القادمة ,كان مثل امساكي له يسرق |
Jack'e benziyordu, Elizabeth'in evindeki kadar gelişmemişti. | Open Subtitles | كان مثل جاك، ولكن ليس كما وضعت بوصفها واحدة في مكان إليزابيث. |
Sonra uyandığımda oradaydı ve bu uyanma duygusu buzla kaplı acı denizini yarıp hava almaya başlamak gibi bir şeydi. | TED | لذا كان هناك عندما استيقظت، وكان، الاستيقاظ كان مثل كسر من خلال الجليد في بحيرة مجمدة من الألم. |
Kesinlikle öyleydi. Sanki bir rüyada gibiydim. | Open Subtitles | ذلك ماذا كان ، كان مثل أن تعيش حلماً ، حلم كبير |
Çetenin maliye bakanı gibi miydi? | Open Subtitles | هل كان مثل مسؤول خزينة العصابة ؟ |
Yani, bu Sinsemilia ya benziyor, doğru mu? | Open Subtitles | إذن ، هذا كان مثل "سينسيميليا" . أليس كذلك ؟ |
Şey, eğer onun gibi kötü bir h.g.* bir yemek teslimat işine düştüyse, ben nasıl kurtuldum? | Open Subtitles | اذا كان مثل هذا يوصّل الطرود كيف لي أن أُطرد |