Yedi yıl önce, balarısı kolonilerinin toplu halde öldükleri haberi ilk olarak ABD'den geldiğinde, birşeyin gerçekten, gerçekten kötü gittiği çok açıktı. | TED | قبل 7 سنوات، عندما أبلغنا بموت مستعمرات كاملة من نحل العسل، والبداية من الولايات المتحدة، كان من الواضح بأن هناك خطب ما. |
Savcıların, hüküm verdikten sonra bize ne olduğuna dair pek düşünmedikleri açıktı. | TED | كان من الواضح أن هؤلاء المدّعين لم يفكروا كثيراً في ما يحدث لنا بعد فوزهم بالإدانة. |
- Bu gece Sophie'yle yatacak mısın? - Durum çok açıktı. O- | Open Subtitles | ستذهب للنوم مع صوفي الليلة كان من الواضح أنها لم تكن |
Lider olduğu o kadar belliydi ki. | TED | كان من الواضح جدا، منذ البداية، أنها قائدة. |
Ailede kimin star olduğu belliydi. | Open Subtitles | كان من الواضح جداً من هو النجم في أسرتنا. |
Şey, bizim çıkmamızı desteklemiyor olduğunuz açıkça belliydi. | Open Subtitles | حسناً لقد كان من الواضح أنكم لم تكونوا موافقين لى خروجنا سوياً |
Ama o da dengesiz adamlara ilgi duyuyordu belli ki, bu da harikaydı. | Open Subtitles | و لكن كان من الواضح أنها مُنجذبة للأشخاص الغير مستقرين, وهذا كان مثالياً |
Chris'in bana üniversitedeyken yazdığı mektuplarda, annem ve babamla ilgili ıstırabının ve sorunlarının devam ettiği çok açıktı. | Open Subtitles | لقد راسلني كريس منذ ان كان بالجامعة و كان من الواضح فى كلامه عذابه ومشاكله مع ابي وامي |
Ellerinde benimle ilgili birşey olmadığı açıktı. | Open Subtitles | حسناً، كان من الواضح أنه لا توجد بحوزتهم أيّة تهمة قاطعة ضدّي |
Babamın bir sorunu olduğu çok açıktı fakat burnumu sokmayacaktım. | Open Subtitles | كان من الواضح ان هناك شيئا يمر به ابي لكنني لن أتورط |
Saklanacak tek bir yer kaldığı çok açıktı. | Open Subtitles | حسناً، كان من الواضح أن مكان واحد فقط بالحديقة مختبئ |
Kendi kimliğinizi kontrol altına alacağınız açıktı. | Open Subtitles | كان من الواضح فيه أنكِ استطعتِ أن تُسيطري على كامل كيانكِ |
Bu tarz olayların daha ilk zamanlarında saha görevinde olan bizim gibiler ve hatta en kıdemlilerimiz için bile Haiti depreminin diğerlerinden tamamen farklı olduğu çok açıktı. | TED | لمن كان منا على الأرض في تلك الأيام الأولى، كان من الواضح حتى بالنسبة للقدماء ممن قوتهم الكوارث أن هاييتي كانت شيئا مختلفا. |
O bir hayalkırıklığı idi benim için çünkü o oldukça açıktı... bu örtme, Beyaz Saray kadar uzak-- | Open Subtitles | كانت تلك خيبة أمل كبرى بالنسبة لي، لأنه كان من الواضح أن التستر في البيت... |
Bay Calabrese'nin liderliğine olan saygılarını... gösterdikleri belliydi. | Open Subtitles | كان من الواضح انهم يكنون له الاحترام لمستر كالابريزي باعتباره زعيمهم |
Saldırı için hazırlandıkları belliydi. | Open Subtitles | كان من الواضح أنهم على أتم الاستعداد للهجوم |
Onun intikamını böyle sapıkça alacakları belliydi. | Open Subtitles | كان من الواضح أن سينتقمون لموته بطريقة منحرفة ما |
Ama adını söyleyiş şeklinden bir kız ismi olduğu çok belliydi. | Open Subtitles | و لكن الطريقة التي لفظ بها اسمك حسنا، كان من الواضح جدا انكِ فتاة |
Küçük bir kızken bile senin sorunlu olduğun belliydi. | Open Subtitles | حتى في طفولتكِ كان من الواضح من أنكٍ لاشيء |
Birkaç dakika sonra bağrışmalar duydum. belli ki kavga ediyorlardı. Koridora çıktım. | Open Subtitles | بعد عدة دقائق , سمعت صراخاً , كان من الواضح أنهما يتشاجران. |