Ama solistimiz bir kayıt anlaşması yapmamıza kafayı takmıştı. | Open Subtitles | لكن المغني الأساسي كان مهووساً بتوقيع عقد للفرقة |
Bu lanet olası aynalara kafayı takmıştı. | Open Subtitles | هو كان مهووساً بالكامل بهذه المرايا الملعونة |
Bana kafayı takmıştı. iyi bir şekilde değil hem de. | Open Subtitles | لقد كان مهووساً بي، وليس بالطريقة الجيدة. |
Yatak odası komedisinde bile, gerçekliğe takıntılıydı. | Open Subtitles | لقد كان مهووساً بالحقيقة حتى في مسرحية هزلية |
Oyunculardan birine had safhada takıntılıydı. | Open Subtitles | كان مهووساً قطعاً بإحدى المؤديـات |
Yani, resmen titizlik manyağıydı. | Open Subtitles | في كل الأمور . أعني أن الرجل كان مهووساً بالاناقة |
Bence ona karşı takıntısı vardı. | Open Subtitles | في رأيي أنه كان مهووساً بها |
ıncil'deki gizli mesajları bulmayı bir saplantı hâline getirmişti. | Open Subtitles | و كان مهووساً أيضا بإيجاد الرسائل المخفية في كلمات الإنجيل. |
Ben hatırlıyorum. Başka bir kadına kafayı takmıştı. | Open Subtitles | أنا أذكر، كان مهووساً بمرأة أخرى |
Ona kafayı takmıştı. | Open Subtitles | لقد كان مهووساً بها |
Rose'a kafayı takmıştı, dizinin dibinden ayırmıyordu. | Open Subtitles | (لقد كان مهووساً بـ (روز لن يكن يسمح بالابتعاد عن بصره |
Powell, Thorn'a kafayı takmıştı. Belki aşık olmuş bile olabilir. | Open Subtitles | (باول) كان مهووساً بـ(ثورن) ربما كان يحبه |
Aslında Hawthorne, Salem'in Efendileri adını verdiği, kendi deyimiyle "Cadı Üstadı" Margaret Morgan'a ve altılı cadılar meclisine kafayı takmıştı. | Open Subtitles | حسناً, في الواقع (هوثورن) كان مهووساً... بـ"سيدة السحر" (مارجريت مورغان) وآتباعاها الستة الذين أُطلق عليهم "أسياد سالم" |
Sana kafayı takmıştı Emma. | Open Subtitles | كان مهووساً بكِ (إيمّا). |
Hayır,Gardner bu davaya çok takıntılıydı. | Open Subtitles | لا ، جاردنر كان مهووساً بهذه القضية |
Jefferson cinaslara takıntılıydı Adams da berbat esprili şiirlerle dolu bir defter tutardı. | Open Subtitles | (جيفرسون) كان مهووساً بالتلاعب اللفظي، و(آدتمز) كان يحتفظ بكتاب مليء بالقصص الفكاهية البذيئة! |
Tamam, Daggett soğuk savaş manyağıydı. | Open Subtitles | (داجيت) كان مهووساً بالحرب الباردة، صحيح؟ |
Rose Walker'a takıntısı vardı. | Open Subtitles | لقد كان مهووساً بـ(روز والكر). |
İncil'deki gizli mesajları bulmayı bir saplantı hâline getirmişti. | Open Subtitles | كان مهووساً أيضاً بالعثور على رسائل مخبئة في كلمات الإنجيل |