İstediğin kalp şeklindeki kolyeyi bana satmayan o kocaman şişman adam vardı ya. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الرجل السمين الكبير الذي لا بعني ذلك القلبي عقد أردت |
Şöyle bir endişe vardı, anlarsınız ya, gazete ilk seferinde hata yaparsa kötü gözükebilirdi. | TED | كان هناك ذلك القلق، الذي تعرفونه، ربما يصبح شكل الصحيفة سيء لعدم نجاح الأمر كما ينبغي منذ أول مرة. |
İçimde, sürekli beynimi kurcalayan bir soru vardı: | TED | كان هناك ذلك السؤال الملتهب اللذي لا يفارقني.. |
Ama tam o sırada gözünde bir işaret belirdi ve aynen şöyle söyledi... | Open Subtitles | لكن كان هناك ذلك البريق في عينيه والذي إلتقطتُه و يوحي بأنه يقول |
Kaz Olcha da dut gibiydi. bir arazi vardı. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الحقل كاج أولكا كان منهارًا |
bir adam vardı. Hiç konuşmazdı. Bütün gece bir köşede otururdu. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الرجل، لم يكن ليتكلم أبداً فقط كان يجلس هناك طوال اليوم |
bir Türk vardı. Milo'ya 30,000 borçluydu. | Open Subtitles | كان هناك ذلك التركى الذى عجز عن سداد 30,000 لميلو |
Uzun bir tünelin sonunda parlak bir ışık vardı. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الضوء اللامع فى نهاية نفق طويل |
70'lerde tanıdığım harika bir oyun kurucu vardı. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الظهير الربعي في السبعينات الذي أعرفه |
70'lerde tanıdığım harika bir oyun kurucu vardı. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الظهير الربعي في السبعينات الذي أعرفه |
Beynimde bir ses vardı. Onu örtmemi söyleyip duruyordu. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الصوت الذي كان يخبرني بأن أغطيه |
Çin mahallesinde küçük, sevimli biryer vardı. | Open Subtitles | لقد كان هناك ذلك المكان في ضاحية تشينا مكان صغير ضيق |
Pakistanlı bir Müslüman arabası bomba ile havaya uçurmaya çalıştı. | TED | كان هناك ذلك الرجل المسلم الباكستاني الذي حاول تفجير سيارة مفخخة. |
Bubba'yı bulmaya giderken, yerde yatan bir genci buldum. | Open Subtitles | بوبا ولدى عودتى للبحث عن بوبا كان هناك ذلك الشاب ممداً على الأرض |
Ama bebek gibi uyumakla ilgili de bir şey söylediler. | Open Subtitles | ولكن، كان هناك ذلك الآخرِ بيان حول نَوْم كالطفل. |