Harika. Henüz konuşacak kadar bir şey yok diye biliyordum. | Open Subtitles | رائع، لم أكن أعلم أنه كان هناك ما يكفي للتحدث عنه بعد |
Evet ama sadece bir fareyi öksürtecek kadar vardı. | Open Subtitles | أجل، ولكن بالكاد كان هناك ما يكفي ليجعل فأراً يسعل |
Yarada, DNA profilini bulacak kadar salya vardı. | Open Subtitles | كان هناك ما يكفي من اللعاب في الجروح لإجراء تحليل للحمض النووي |
Bir gün için yeterince azap, hüzün ve kişisel gelişim oldu. | Open Subtitles | كان هناك ما يكفي من العذاب والكآبة والنمو بالشخصيّة ليوم واحد |
- Bu gece yeterince şiddet oldu zaten. | Open Subtitles | كان هناك ما يكفي من العنف لهذه الليلة. هذا هو بارد. |
Bu günlük bu kadar hüzün ve gelişim yeter. | Open Subtitles | كان هناك ما يكفي من العذاب والكآبة والنمو بالشخصيّة ليوم واحد |
Bir gün için bu kadar kötü olay yeter. | Open Subtitles | لقد كان هناك ما يكفي من الفظاعة ليوم واحد |
Bugünlük bu kadar doğru bu ev için yeterli. | Open Subtitles | تعلمين ، لقد كان هناك ما يكفي . من الحقيقة في هذا المنزل ليوم |
Çayına bir ayıyı bile uyutacak kadar kodein koymuştum. | Open Subtitles | كان هناك ما يكفي من الأفيون في التاي ليخدّر دبا |
Ve hâlâ orada uğraşmaya değecek kadar cevher olup olmadığını bilmiyoruz. | Open Subtitles | و لا نعلم حتى الآن ما اذا كان هناك ما يكفي لجعله يستحق العناء. |
Marissa'nın gömleğinden sütyenine kadar ıslatmaya yetecek kadar tükürük vardı orada. | Open Subtitles | لقد كان هناك ما يكفي من اللعاب على ملابس ماريسا لتتخلل قميصها وصولاً الى حمالة الصدر |
Bu yüzden Weidmann sabah 4.30'da idam edilmişti, yani bir Haziran sabahında fotoğraf çekmeye yetecek kadar ışık vardı ve kalabalıktaki izleyicilerden biri, otoritelerden habersizce olayı filme kaydetti. | TED | بالتالي تم إعدام ويدمان عند الساعة 4 ونصف صباحا، وكان ذلك صبيحة يوم من أيام يونيو، كان هناك ما يكفي من الضوء لالتقاط صور فوتوغرافية، وقام متفرج في الحشد بتصوير الحدث، بدون علم السلطات. |
Eğer dışarıda bu kadar çok yıldız mevcut ise, dünyadışı yaşamın olasılığı oldukça yüksek olur gerçekten. | Open Subtitles | لو كان هناك ما يكفي من النجوم في الخارج... فإن فرص وجود حياة فضائيّة يمكن أن تكون جيّدة جداً. |
Küçük bir köyü yere serecek kadar çok sanıyordum! | Open Subtitles | اعتقد كان هناك ما يكفي ل سقطت قرية صغيرة! |
Dahili hafızanın büyük kısmı yüksek sıcaklıktan mahvolmuş ama e-seri numarasını kurtarıp günlüğü hackleyebileceğim kadar ham veri var. | Open Subtitles | الحرارة أفسدت معظم الذاكرة الداخلية لكن كان هناك... ما يكفي من البيانات لأسترجِع الرقم التسلسلي وأسترجع سجل المكالمات. |
Ben gidip top havuzunda yeteri kadar top var mı ona bakacağım. | Open Subtitles | سوف اذهب للتأكد ... اذا كان هناك ما يكفي من كرات في حفرة الكرات |
Orada yeterince yemek vardı, yeterince ceset vardı. | Open Subtitles | كان هناك ما يكفي من الطعام ليأكلوه هناك، كان هناك ما يكفي من الجثث |
Dünyada yeterince çirkinlik vardı zaten. | Open Subtitles | كان هناك ما يكفي من القبح في العالم |
Ama aramızda yeterince şiddet yaşandı. | Open Subtitles | ولكن كان هناك ما يكفي من العنف بيننا |
yeterince ölüm oldu. | Open Subtitles | لقد كان هناك ما يكفي من القتل |