Eğer bildiğim bir şey varsa o da bir imaj oluşturmaktır. | Open Subtitles | إذا كان هنالك شيء واحد أعرفه فهو صنع صورة في الثانوية |
Öğrendiğim bir şey varsa o da, hala şansın varken, hayatındaki insanların önemini anlamaktır. | Open Subtitles | إذا كان هنالك شيء قد تعلمته، فعليك تقدير الناس في حياتك ما دامت لديك الفرصة |
Hayat hakkında öğrendiğim bir şey varsa burada okulda ve ailemde en birikimli insanların kendilerine en az güvendiklerini gördüm. | Open Subtitles | ان كان هنالك شيء تعلمته من الحياة بالمجيء إلى هنا في هذه المدرسة مع عائلتي بأن الناس الكثيرين العطاء |
Ancak yaptığım işte eksik bir şey vardı. | TED | لكن كان هنالك شيء ما ناقص في عملي. |
TV de bu sabah bir şey vardı, | Open Subtitles | كان هنالك شيء في التلفاز هذا الصباح |
- Rusların genetiğinde şerefsizlerin o uzun Stalingrad kışlarını atlatmasını sağlayan bir şey var mıydı öğrenmeye çalışıyordular. | Open Subtitles | عقول عظيمة، صحيح؟ أرادوا معرفة إن كان هنالك شيء في جينات الروسيين |
Çözülebilecek bir sorunun içindeyken, endişelenmenin anlamı yok. | Open Subtitles | ,إذا كان هنالك شيء يمكنك حله فليس هنالك ما تقلقي بشأنه |
Yapabileceğim bir şey varsa söylemelisin. - Ne olursa. | Open Subtitles | عليك أن تخبرني إن كان هنالك شيء أستطيع القيام به |
Gördün mü, bir şey olmadı. Eğer bildiğim bir şey varsa, o da bu meyvenin... | Open Subtitles | انظر، إنّي بخير، إذا كان هنالك شيء وحيد أُلم بهِ، فإنّه التوت. |
Demek istediğim, yapabileceğim bir şey varsa, ...ihtiyacın olan bir şey, herhangi bir şey, ben yanındayım. | Open Subtitles | ما أحاول قوله هو إن كان هنالك شيء أستطيع القيام به أي شيء تحتاجه، أي شيء تماماً تستطيع أن تحظى بي |
Bak, eğer Pope'la aranızda bilmem gereken bir şey varsa söyle bana. | Open Subtitles | انظري ان كان هنالك شيء ما بينك وبوب علي ان اعرفه فقط اخبريني |
Bakın, bilmem gereken bir şey varsa bana söylemelisiniz. | Open Subtitles | إسمعي, إذا كان هنالك شيء أود معرفتهُ يجب أن تخبريني بهِ |
Eğer erkeklerin sevdiği bir şey varsa o da kendilerini düzeltmeye çalışan kadınlardır. | Open Subtitles | حسنًا,إن كان هنالك شيء قد يفضله الرجل, فهي المرأة التي تحاول علاجه. |
Yapabileceğim başka bir şey varsa... | Open Subtitles | .. حسنـا .. إذا كان هنالك شيء يمكنني فعله |
Yapabileceğim bir şey varsa yani onu bir yerlere bırakmak falan gibi, bana haber verirsin değil mi? | Open Subtitles | إذا كان هنالك شيء بوسعي فعله باستثناء إقلالها فأعلمني، اتّفقنا؟ |
Bana söylemek istediğiniz bir şey varsa, bunu duymayı çok isterim. | Open Subtitles | اذا كان هنالك شيء تريد اخباري به، فأود سماعه |
Senden sır olarak sakladığım bir şey vardı. | Open Subtitles | كان هنالك شيء قد أبقيته سراً عنك |
Şimdi de olduğu gibi. Ama hazinenin içinde, şövalyelerin sakladığı bir şey vardı. | Open Subtitles | كما يفعلون الآن، لكن كان هنالك شيء واحد بالكنز... |
Bana özellikle sormadıkları için özellikle konusunu açmadığım bir şey var mıydı düşüneyim. | Open Subtitles | دعني اتذكر ، اذا كان هنالك شيء لم يسألوا عنه وايضاً أنا لم افكر فيه. |
Çözülemeyecek bir sorunun içindeyken de endişelenmenin bir anlamı yok. | Open Subtitles | وإذا كان هنالك شيء لا يمكنك إصلاحه فمازال لا يوجد شيء لتقلقي بشأنه |