Dyson ve Cayden bir zamanlar bir şekil değiştiren sürüsünde birlikteydiler. | Open Subtitles | دايسون) و (كايدن) كانا) في الماضي يعملان مع جماعة من المتغيريين |
Son dakikada Cayden maçı kurtarıyor ve kalabalık çıldırıyor! | Open Subtitles | وان لا نقوم بشئ انقاذ اخر دقيقة (من قبل (كايدن والحشد يصبح هائجاً .. |
Yani Cayden'la şu Brikim denen herif başlangıçta Ölüm Solucanı'nı birlikte çalmışlar. | Open Subtitles | (اذن (كايدن) و (بريكم سرقا دودة الموت من البداية |
Cayden, Kral öldükten sonra kendini öldürdüğünü söylemişti. | Open Subtitles | كايدن) اخبرني انك قتلت نفسك) بعد وفاة الملك |
Kayden Fuller'ın güvenli bir şekilde dönmesini sağlayacak... miktar 50$ milyon dolar. | Open Subtitles | ثمن عودة كايدن فولير .. هو 50 مليون دولار. |
Lisa, Seni anladığım kadarıyla cinayetlerin olduğu gece Cayden'le beraberdin.. | Open Subtitles | أتفهم يا (ليزا) أنك كنت مع (كايدن) ليلة الجرائم. |
Beni yargılamaya başlamadan önce Cayden'ı, Argus onu nerede tutuyorsa oradan kurtarmak için bana yardım edeceğini bil. | Open Subtitles | -قبل إفراطك في إطلاق الأحكام ستساعدينيي الآن لتحرير (كايدن) من حيثما تحتجزه (أرغوس). |
- Çünkü kaçırılmadan önce Cayden, kalp ritmini tanıyabilen bir biyometrik cihaz üzerinde çalışıyordu. | Open Subtitles | -لأنه قبلما يؤخَذ عمل (كايدن) على مقتفٍ حيويّ بوسعه تمييز نبض القلب |
Argus'taki dostlarımla konuşmama müsaade et. Belki Cayden'ı bırakmaları için pazarlık yapabiliriz. | Open Subtitles | دعيني أخاطب أصدقائي في (أرغوس)، لعلنا نتفاوض على تحرير (كايدن). |
Argus, Cayden'ın onlarda olduğunu bile kabul etmez. | Open Subtitles | (أرغوس) لن يعترفوا باحتجازهم كايدن أصلًا. |
Argus, Cayden James'i bırakmazsa Chase'i adalete nasıl teslim edeceğiz? - Hayatta olmaz. | Open Subtitles | كيف سنقدم (أدريان تشايس) للعادلة ما لم تحرر (أرغوس) (كايدن جيمس). |
Karşınızda mahkum 38085, diğer adıyla Cayden James. | Open Subtitles | أعرفك بسجيني 38085، المعروف بـ (كايدن جيمس). |
Chase'in artık ortalıkta olmasını istemediğini biliyorum Oliver ama Cayden James bir serseri mayın kadar tehlikeli. | Open Subtitles | أعلم أنك تود إقصاء (تشايس) يا (أوليفر)، لكن (كايدن جيمس) خطير بشكل لا يوصف. |
Ama Lyla, Cayden James'i yargılamadan tutsak etmek pek de saçmalık sayılmaz. | Open Subtitles | لكن حجز كايدن (جيمس) بدون اتباع الإجراءات اللّازمة يا (ليلى) هذا ليس زمرة إفك. |
- Cayden James'i kurtaralım, Argus'a sonra hayran olursun. | Open Subtitles | حرري (كايدن جيمس) الآن، وبجّلي تقنيات (أرغوس) لاحقًا. عُلم. |
Yani Cayden James onu hapiste tutmaya çalıştığımızı öğrenmediği için mutluyum. | Open Subtitles | يسعدني أن (كايدن جيمس) لا يعلم أننا حاولنا إبقاءه سجينًا |
Özellikle Cayden aramıza dönmüş ve Argus onu ararken olmaz. | Open Subtitles | "خاصة وقد عاد (كايدن) لمنظمتنا وكون (أرغوس) تبحث عنه" |
Argus, onu her nerede tutuyorsa Cayden'ı oradan kurtarmama yardım edeceksin. | Open Subtitles | ستساعدينني على تحرير (كايدن) من حيث تحتجزه (أرغوس). |
Moriarty Kayden Fuller'i kaçırma komplosunun mimarı değil. | Open Subtitles | مورياتي ليست مخططه مؤامرة احتطاف كايدن فولير. |
Kayden Fuller adında yedi yaşındaki bir kız çocuğu... dün akşam kaçırıldı. | Open Subtitles | فتاة فالسابعة من العمر اسمها كايدن فولير أخطفت ليلة البارحة . |
Mahalleye sadık olmakla ilgili rap yapan bir adam için Caden burayı maddi anlamda tam olarak desteklemiyor, ha? | Open Subtitles | بالنّسبة لشخص يغنّي الرّاب (كايدن) لا يضع نقوده لتذهب هباءً |