Ancak delik yetişkinler için yeterince büyük değil. | Open Subtitles | لكنّها ليست كبيرة بما فيه الكفاية للكبار |
Birisine yeterince büyük dozda verirsen tüm belleğini yitirebilir. | Open Subtitles | إعطاء شخص جرعة كبيرة بما فيه الكفاية عملياً يفقده ذاكرته بأكملها. |
-Televizyonun yeterince büyük mü? | Open Subtitles | شاشة التلفزيون كبيرة بما فيه الكفاية ؟ |
Bu kafa için o kadar büyük bir kaskımız yok. | Open Subtitles | لا يوجد خوذة كبيرة بما فيه الكفاية لتحتوي تلك الرأس. |
Sonra garajımızın artan faaliyetlerimizi gerçekleştirebileceğimiz kadar büyük olmadığının çabucak farkına vardık. | TED | وخلال لحظات، أدركنا أن ورشتنا لم تكن كبيرة بما فيه الكفاية لاحتواء صناعة القطع |
Bırak içsin, yeterince büyük. | Open Subtitles | دعها تدخّن إنها كبيرة بما فيه الكفاية |
- Bahçe yeterince büyük. | Open Subtitles | الحديقة كبيرة بما فيه الكفاية. |
Biz yeterince büyük değiliz. | Open Subtitles | نحن لسنا كبيرة بما فيه الكفاية. |
Alex parti için yeterince büyük değil. | Open Subtitles | أليكس ليست كبيرة بما فيه الكفاية لحفلة. |
-Televizyonun yeterince büyük mü? | Open Subtitles | -شاشة التلفزيون كبيرة بما فيه الكفاية ؟ |
yeterince büyük. | Open Subtitles | كبيرة بما فيه الكفاية |
Kolları göğsü kadar büyük değil. | Open Subtitles | ذراعيه ليست كبيرة بما فيه الكفاية لمجاراة صدره |
Bu benim savaşım değil ve Cehennem ikimize yetecek kadar büyük değil. | Open Subtitles | هذه لَيستْ حربَي وجحيمَي لَيستْ كبيرة بما فيه الكفاية لكِلانَا. |
Görünüşe göre uçağımız içinde bir çocuğun kaybolmasına yetecek kadar büyük. | Open Subtitles | يبدو ان طائرتنا كبيرة بما فيه الكفاية لتتوه طفلة فيها |